İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, Kamu Denetçiliği Kurumu tarafından hazırlanan ‘Ege Denizi’ndeki Geri İtmeler ve Boğulan İnsan Hakları Özel Raporu’nun kamuoyuna duyurulduğu toplantıda, “Sınırlarımızı açtık. Kime açtık? Ölümden kaçan insanlara açtık. Ve o insanlara Türkiye sahip çıktı. Biz, 2011’den itibaren planlanmamış hiçbir adım atmadık. Sınırlarımıza gelenlerin kayıtlarını aldık. Bütün sağlıkla ilgili adımlarımızın tamamını, kaydından aşısına kadar hepsini gerçekleştirdik” dedi.
Kamu Denetçiliği Kurumu’nca hazırlanan ‘Ege Denizi’ndeki Geri İtmeler ve Boğulan İnsan Hakları Özel Raporu’, bugün TBMM’de düzenlenen törenle kamuoyuna duyuruldu.
MALKOÇ: YUNANLI GÖREVLİLER SADECE MÜLTECİLERİ GERİ İTMİYOR İNSANLIĞI DA GERİ İTİYOR
Toplantının açış konuşmasını yapan Kamu Başdenetçisi Şeref Malkoç, “Biz, bu çalışmayı yaparken insan onuru adına utanılacak ne varsa bu vakalarda yaşandığını gördük. Ege’de Yunanlı görevliler sadece mültecileri geri itmiyor, insanlığı da geri itiyorlar. Bütün bunları bilerek yapıyorlar ve çekinmeden, dünyanın gözünün içine baka baka yapıyorlar” dedi.
SOYLU: TRUMP BİZATİHİ AMERİKA’DA TARİHE NOT DÜŞTÜ
Soylu ise şöyle konuştu:
- Afganistan’daki savaşın sebebi biz değiliz. Pakistan’daki yokluğun ve darlığının sebebi biz değiliz. Filistin’deki insanlık katliamını da sebebi biz değiliz. Libya’daki açlığın ve yokluğun da sebebi biz değiliz. Hemen yanı başımızda iki ülkenin devlet otoritesinin iki terör örgütü tarafından ortadan kaldırılmasının sebebi elbette biz değiliz. Suriye’nin ve İran’ın PKK/PYD ve DEAŞ tarafından örselenmesinin sebebi biz değiliz. Tarihe düşülen notu bizi düşmedik. Trump, bizatihi Amerika’da düştü. ‘DEAŞ’ı, IŞİD’i siz icat ettiniz’ diye bir önceki yönetime aslında tarihi bir ders verdi. Bütün dünyaya Amerika’nın yaptığı çirkinliği ifade ederek bir imza attı. Bunlardan bir tanesini biz yapmış olsaydık, Türkiye olarak biz ortaya çıkmış olsaydık… AİHM’den bir şey gelince elleri titreyenlere seslenmek istiyorum; hani evrensel hukuk normları? Bu evrenselliği ortaya koyan efendiler, acaba Suriye’de gerçekleşenlere, evlatlarını kimyasal bombaların altında arayanlara, annelerini ve babalarını kaybedenlere niçin çare olmazlar?
“2011’DEN İTİBAREN PLANLANMAMIŞ HİÇBİR ADIM ATMADIK”
- Tam 7 milyon insan, Suriye içinde yerinden edildi. Ülkesini terk etti, 14 milyon insan. Biz, 2011 yılının başından itibaren, Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın liderliğinde Türkiye’nin anlayışına, insanlığına, vicdanına yakışır, ecdadımıza yakışır, gelecek nesillerimize bırakabileceğimiz en onurlu miras olarak yapacağımızı yaptık. Sınırlarımızı açtık. Kime açtık? Ölümden kaçan insanlara açtık. Ve o insanlara Türkiye sahip çıktı. Biz, 2011’den itibaren planlanmamış hiçbir adım atmadık. Sınırlarımıza gelenlerin kayıtlarını aldık. Bütün sağlıkla ilgili adımlarımızın tamamını, kaydından aşısına kadar hepsini gerçekleştirdik.
“TÜRKİYE’Yİ BİR GÖÇMEN DEPOSU HALİNE GETİREBİLECEĞİNİ GÖRDÜLER”
- 18 Mart mutabakatında birçok şey söylediler. Yalan, yapmadılar. Üç kuruş parayla beraber her şeyi çözebileceğini, Türkiye’yi bir göçmen deposu haline getirebileceğini gördüler. Neden? Çünkü batının ufak aklına da gelmiyor. Göç meselesini bir sınır meselesi olarak değerlendiriyorlar.
ŞENTOP: MADDİ VE MANEVİ ANLAMDA BÜTÜN MALİYETİN TÜRKİYE’NİN ÜZERİNDE KALMASI BÜYÜK BİR HAKSIZLIK
TBMM Başkanı Mustafa Şentop, “Türkiye, en fazla göçmen barındıran, dünyada nüfusuna oranla vesaire falan değil, toplamda en fazla göçmen barındıran ülke. Bunun bir sebebi, göçe kaynak teşkil eden ülkelere Türkiye’nin yakınlığı, Suriye’de olduğu gibi komşu olması ama onun dışında, Türkiye’nin iki büyük kıta arasında, Asya-Avrupa, hatta Afrika ile Avrupa arasında bir geçiş güzergahı coğrafi anlamda olması hasebiyle Türkiye bu anlamda en fazla göçmen barındıran bir ülke. Fakat göç meselesi, Türkiye’nin meselesi değil. Göç meselesi bütün dünyanın meselesi. Bunun Türkiye’nin sorunu olmadığını, bu meselenin maddi ve manevi anlamda bütün maliyetinin Türkiye’nin üzerinde kalmasının büyük bir haksızlık -uluslararası anlamda- olduğunu ifade ediyoruz” diye konuştu.