Ankara Çankaya’da 2 yıl önce öldürülen Sinan Ateş soruşturması ile ilgili hazırlanan 145 sayfalık iddianamenin detayları ortaya çıktı.
Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, cinayetin üzerinden iki yıl dört ay geçtikten sonra 29 Nisan’da tamamladığı iddianamede 22 kişiye ‘tasarlayarak öldürme’ suçu yöneltildi.
İddianamenin detaylarını ele alan İsmail Saymaz, “Bir siyasi suikast nasıl karartılır ve suçlular nasıl korunur, görmek istiyorsanız, Sinan Ateş iddianamesine bakacaksınız” dedi.
Saymaz’ın “Sinan Ateş iddianamesinde cinayetin sebebi yazmıyor” başlıklı yazısından ilgili bölüm özetle şöyle:
“Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’nın bir genel ve yerel seçimin geçmesini bekleyip suikastten 17 ay sonra ancak hazırlayabildiği 145 sayfalık iddianame, 22 şüpheliye ait ifadelerin uç uca eklenmesinden ibaret.
Sinan Ateş’in kim olduğu bile belirtilmiyor. Yalnızca ‘Hacettepe Üniversitesi Tarih Bölümünde akademisyen olduğu’ yazıyor. Ateş’in öldürülmesine sebep vasfı bu muydu? Eski Ülkü Ocakları Genel Başkanı olduğu gizleniyor. Bu, halka açık bilgi yalnızca bazı sanıkların ifadelerinde geçiyor.
NİÇİN ÖLDÜRÜLDÜ?
Tetikçi Eray Özyağcı, cinayetin sebebini şöyle açıklıyor: “Ateş’i 3-4 yıldır tanırım. Tanıdığımda Ülkü Ocakları Başkanı idi. Kendisine gösterdiğim vefaya karşılık vermediği için aramızda kişisel bir husumet oluştu ve kendisini yaralamak amacıyla birtakım planlamalar ve ayarlamalar yaptım. Her şeyi kendi imkânlarımla yaptım.”
Savcı, yalan olduğunu bildiği için bu açıklamayı cinayet gerekçesi olarak göstermiyor. Ancak Ateş’in niçin öldürüldüğünü de yazmıyor.
Mahalle kavgasında mı, sokakta birine yan baktı diye mi, alacak verecek meselesinden mi…
Niçin?
İddianamede, yanıt verilmiyor.
Halbuki Ateş’in Ülkü Ocakları Genel Başkanlığı görevinden el çektirildikten sonra mevcut yönetim tarafından “FETÖ’cü” diye hedef gösterildiği ve tehdit edildiği malum. Tüm Türkiye’nin bildiği cinayet sebebini savcı bilmiyor!
ÖRGÜT YOKMUŞ
İddianameye göre ortada bir örgüt de yok.
‘Toplu suç’ varmış. Tetikçi Eray Özyağcı, onu cinayet mahalline taşıyan ve kaçıran Vedat Balkaya ile gözcü Suat Kara, müşterek fail sayılıyor.
Cinayetten aranan Doğukan Çep ile eski Ülkü Ocakları Genel Merkez yöneticisi Tolgahan Demirbaş, azmettirici kabul ediliyor.
Sinan Ateş soruşturmasını dokuz ay boyunca sürdüren Ankara Cinayet Büro Amiri Mustafa Ensar Aykal ile tetikçiyi İstanbul’dan Ankara’ya taşıyan özel harekat polisleri Aşkın Mert Gelenbey ve Murat Can Çolak’ın aralarında olduğu 17 sanık suça yardım edenler olarak
vasıflandırılıyor.
Sanıkların bir örgüt oluşturmadığı ve toplu suç için buluştukları iddia ediliyor. Ancak cinayeti hangi amaç doğrultusunda işledikleri yazılmıyor.
SİYASİ BAĞLANTILAR SAKLANDI
Suikastin siyasi bağlantıları ve azmettiriciler özenle saklanıyor.
MHP ve Ülkü Ocakları’ndan söz edilmiyor.
MHP, iki yerde geçiyor.
Eski Ülkü Ocakları Genel Başkan Yardımcısı Emre Yüksel’in MHP üyesi olmadığına ilişkin ifadesinde, bir… “06 MHP…” plakalı araç hakkındaki bilgide, iki. Ülkü Ocakları ise sanıkların Sinan Ateş’i eski Genel Başkanı olarak bildikleri şeklindeki ifadelerde anılıyor.
İddianameye de giren, Tolgahan Demirbaş’ın suikastten sekiz ay önce Komiser Mustafa Ensar Aykal’la yazışmaları araştırılmamış. Demirbaş, Ateş’in cep telefonunu vererek, adres bilgisinin sorgulanmasını istiyor.
SİYASETEN YAZILMADI
Sinan Ateş, siyasi bir suikaste kurban gittiği için davaya bakan savcılar sürekli değişti.
Dava 17 ay rağmen açılamadı.
Bir genel ve yerel seçimin geçmesi beklendi. Çünkü MHP’yi öfkelendirmemek ve Cumhur İttifakı’nı ayakta tutmak gerekliydi. 31 Mart’tan sonra, “Bu suikast neden işlendi?” sorusuna
cevap veremeyen, siyasi bağlantıların karartıldığı ve asıl azmettiricilerin korunduğu, 145 sayfalık bir tomar kağıt, iddianame diye önümüze atıldı.
Sinan Ateş, siyasi bir suikaste kurban gittiği için öldürülme nedeni, siyaseten yazılmadı.