Bilim Akademisi Kurucu Üyesi Yer Bilimci Prof. Dr. Naci Görür, 17 Ağustos 1999 depreminin yıl dönümünde olası Marmara depremini değerlendirdi. 17 Ağustos depreminin ardından yapılan araştırmaya dikkat çeken ve zamanın daraldığını hatırlatan Prof. Dr. Naci Görür, minimum 7 üzerinde bir depremin olacağını ve afet yönetiminin İstanbul’daki ekip ile mümkün olamayacağını söyledi. Görür, acilen depreme karşı hazırlıklı olunması konusunda uyarılarda bulundu.
“İstanbul’da kaos söz konusu olabilir”
Prof. Dr. Naci Görür, depremin ardından İstanbul’a dışarıdan destek gelmesi gerektiğini ifade ederek, şu uyarılarda bulundu:
- Olası bir depremde İstanbul kendi kendine yetemez çünkü hastanelerin ne kadar çalışacağı, itfaiyenin ne kadar çalışacağı meçhul. Bir de bu gecekondu mantığıyla gelişmiş, plansız bir kent. Dolayısıyla yani depremde olabilecek yıkım nedeniyle burada ulaşım da olmayabilir. Veya çok sıkıntılı olabilir. İstanbul’da büyük bir kaos söz konusu olabilir.
- İnsanların belli bir kısmı göçük altında kalabilir. Onlara ulaşılamayabilir cankurtaranlar çalışamayabilir. İstanbul’da bir kar yağışı, bir yağmur olduğu zaman bile biz İstanbul’un ne kadar kaosa sürüklendiğini görüyoruz. Öyle bir depremde, böyle dar yollarda üç beş binanın bile yıkılması sonucu nasıl bir şehir içinde ulaşım sağlarsınız Allah bilir. Dolayısıyla yani çok büyük bir ihtimalle aynen Güneydoğu örneğine bakarsan Güneydoğu’da nasıl hayat durduysa, İstanbul oradan daha kötü bir durumda. Çünkü hem bina yoğunluğu hem nüfus yoğunluğu daha fazla, hem de gecekondu mantığıyla gelişmiş. Gelişme diyoruz; bence gelişmiş değil, kaosa sürüklenmiş.
- Şimdi öyle bir depremin olması anında İstanbul kendi kendini besleyemez. Kendi kendine yardım edemez. Özetle kendi göbeğini kendi kesemez. Muhakkak dışarıdan Marmara Bölgesi’nin dışından destek ve yardım gelmeli. Eğer İstanbul depremde yardım umut ediyorsa bunu, bu depreme uzak büyük kentlerde yaparak veya onlarla anlaşma yaparak, planlayarak bu işi yapması lazım. Destek ve kurtarıcı ekibin dışarıdan gelmesi lazım.
- Ya da uluslararası ekibin yardımın gelmesi lazım. Doğru dürüst havaalanı bile yok. Belki ilk depremde şu andaki yapılan İstanbul Havaalanı devre dışı kalacaktır. Niye? Çünkü zemini nedeniyle. Nasıl Hatay’da havaalanı kalmadı? Burada da aynı şey olacaktır. Atatürk Havaalanı’nı da yıktığımıza göre belli ölçüde biz elimizden gelen yanlışlıkları maalesef biraz yapmış durumdayız.
“Marmara’da 7 üzeri deprem olma olasılığı yüzde 64”
Prof. Dr. Naci Görür, ABD’li jeofizikçi Tom Parsons’un 2004 yılında, depremin zamanlaması ile ilgili yaptığı çalışmayı hatırlattı.
Görür, şöyle konuştu:
“Şimdi 99 depremlerinde yani ben Marmara Denizi’nde bütün araştırmaları yapan ekibin Türk tarafının başkanı olarak görev yaptım. Orada denizde bütün araştırmaları biz yaptık. Bu araştırmalar da böyle devlet desteğiyle olmadı. Biz bilim dünyasının desteğiyle Avrupa Birliği fonlarıyla bu projeleri yaptık. Teknik üniversitede bir avuç insan olarak bunu yaptık. Dolayısıyla 99 depremlerinden sonra işte alarmı verdik. Marmaray’a gelebilecek tehlikeyi anlattık, nasıl olacağını nelerin beklenebileceği, yazıldı, çizildi, konuşuldu. Alarm da verdik, yerel yönetimleri, halkı, merkez yönetimini de uyardık. Ama bu yapılanlar ne kadar, yeterli mi?
İstanbul depreme hazırlandı mı dersen, hayır. Bizim yaptığımız, bugüne kadar yaptığımız, yapılmayanların yanında çok az. Şimdi Parsons diye bir Amerikalı bilim insanı, bizden Türkler de var, bir grup yaptığı çalışmada 99 depremlerinden sonra her an olmak kaydıyla Marmara’da 7 ve üzerinde bir depremin olma olasılığının yüzde 64 olduğunu buldular, yazdılar. Bütün dünyada büyük ölçüde bunu kabul etti. 2004 yılında da yayınladılar bunu ciddi bir şekilde. Dolayısıyla yani 30 yıl dediğin zaman işte sonu 2029 gelir. Bu şekilde biz de yani 24 seneyi nihayet geçirdik. Depremin yani olma periyodunun sonlarına doğru geliyoruz.
Her yıl da Anadolu, Batı’ya doğru yılda 2 buçuk santim ilerliyor her sene. 24 yılda da en az 50 cm daha stres birikti demektir. Bir de bu olan depremler öyle veya böyle belli oranda stres yükleyebilir, yüklemiştir. O halde yani biz sona yaklaşıyoruz demektir.”
“1967 Adapazarı depreminden sonra o bölgede deprem olacağı söylenmişti”
Prof. Dr. Naci Görür, 1967’de gerçekleşen Adapazarı depremi sonrasında yayımlanmış ulusal ve uluslararası makalelerde ‘İzmit’e, Gölcük’e dikkat’ denildiğini, özellikle 1979’da bu konunun gündeme geldiğini ancak sonrasında hiçbir önlem alınmadığını belirterek şöyle devam etti: