Ahmet Hakan’ın “Kılıçdaroğlu / Uğur Dündar tartışmasına dair” başlıklı yazısından ilgili bölüm şöyle:
“UĞUR Dündar, herkesin söylediği bir şeyi söylemiş.
Demiş ki:
*
“Kılıçdaroğlu aday olmasaydı Cumhurbaşkanlığı seçimi kazanılırdı.”
*
Bu cümleyi söylemeyen kalmadı.
Hatta bu cümlemeyi söylemeyenleri dövüyorlar.
O derece yani.
*
Fakat ne hikmetse Kemal Kılıçdaroğlu, bu cümleyi sanki ilk kez ve sadece Uğur Dündar dile getirmiş gibi Uğur Dündar’a yüklendi.
Ama nasıl bir yüklenme.
Hiç kendi tarzına uygun olmayan bir biçimde resmen Uğur Dündar’ın cemaziyülevvelini çıkararak.
Konuyu alabildiğine kişiselleştirerek.
İçine attığı ne varsa hepsini Uğur Dündar üzerinden dışa vurarak.
*
Bir kez daha söylüyorum:
*
Eskiden Kemal Kılıçdaroğlu’yla ilgili kanaatlerim şunlardı:
İnanılmaz kibar. Duygularından arınmış. Hırstan uzak. Kin tutmaz.
Son birkaç yıldır her yaşadığımız olayda Kemal Kılıçdaroğlu’nu ne kadar yanlış tanıdığımı bir kez daha iyi anlıyorum.
İKİ YAS SÜRECİ KIYASLAMASI
MUHALİFLER, seçim kaybettiklerinde şöyle bir yas sürecinden geçerdi:
*
– İNKAR EVRESİ: Oylar çalındı, hile yapıldı, Suriyeliler oy kullandı, AA manipülasyon yaptı falan türü cümlelerle yürüyen evre.
*
– ÖFKE EVRESİ: Bir suçlu bulunup tüm öfkenin ona yönelmesi evresi. Örnek: Kemal Kılıçdaroğlu’nun çiğ çiğ yenmesi.
*
– TEPKİ EVRESİ: “Bu millet adam olmaz abi”, “Bunlar bidon kafa abi” türü cümlelerle ortaya çıkan evre.
*
– KABULLENME EVRESİ: “Balkon konuşmasındaki mesajlar iyiydi abi” yaklaşımıyla beliren evre.
*
AK Parti’nin seçim kaybettiğinde yas süreci biraz farklı gelişti.
*
Tek bir evre söz konusuydu bu yas sürecinde.
*
“Emekliye verecektik o zammı abi” evresi.”