Genel seçimlerin ardından Cumhuriyet Halk Partisi’nde değişim taraflarından olan Grup Başkanı Özgür Özel, seçimde yaşananları ve geleceğe dair fikirlerini anlattı.
Halk TV’de İsmail Küçükkaya’nın sunduğu ‘Yeni Bir Sabah’ programına katılan Özel, “Yeni yönetim anlayışıyla ‘talibim, yaparım’ diye yola düşen arkadaşlar var” diyerek değişim tartışmalarına ilişkin, “Sorumluluk üstlenmeye daha yakın bir noktadayım. Manifesto bugün için CHP’nin kullanması gereken bir kavram değil. ‘Biz bu sorunu nasıl çözmeyi düşünüyoruz, hangi anlayışla, hangi kadrolarla” diye netleştirmemiz lazım” ifadelerini kullandı.
Özel, İYİ Parti Ankara Milletvekili Adnan Beker’in, yerele seçimlere yönelik açıklamalarına da değinerek, “Adnan Bey’in ifadelerini vatandaşlarımız değerlendirir. Bir şey söylersem kalbini kırarım. Benim anlayışımda muhalefete muhalefet yapmak yok. İşimiz iktidara muhalefet etmek” dedi.
Özel, “Biz seçimden sonra hem CHP hem Millet İttifakı olarak sağlıklı bir özeleştiriyi yapmalı, CHP de kendi özeleştirisini yapmalı, vatandaşın karşısına çıkmalı… Sağlıklı özeleştiri olmazsa Adnan Beker’in sanki bir kahvenin köşesinde askerlik arkadaşlarıyla öyle kayda alınmayan bir değerlendirme yapıyormuşcasına özensiz değerlendirmeler yaparız. Ona öyle sözler söylenir, öyle sorular sorulur ki ya da öyle ifadeler kullanılır ki geçmişte oturmuş kalkmış; vatandaşın karşısına gidip oy istemiş insanlara yakışmaz” ifadelerini kullandı.
‘130 MİLLETVEKİLİNE DÜŞTÜK’
“İttifak seçime dairdir. İttifak yapılacaksa bunun bir iç hukuku olmalı, önceden yazmalıyız” diyen Özel, şöyle devam etti:
“Kazan kazan yerine bir yanlışa doğru sürüklendik. CHP seçmeninin partisini tam sahiplendiği yerlerde, örneğin Çankaya’da, ittifakla öyle bir noktaya geldik ki “Bu oyu verdiğimde kimi seçtiriyorum” noktasına geldi. CHP tek başına girse 28-29 alacağı seçime ittifakla girip, 130 milletvekiline düştük. Tek başına hakkımız 185 iken, bu birliktelik kaybettiren bir şeye dönüştü. Bambaşka senaryoların düşünülüp, milim milim ölçülmesi lazımdı.”
‘DİYELİM Kİ OLMADI MANSUR YAVAŞ’
Beker, dün TV100’de katıldığı programda, “Eğer bir seçim işbirliği olacaksa kesin ve kesin Ankara İYİ Parti’ye verilmeli. O gün geldiğinde Mansur Bey gelir, İYİ Parti’nin adayı olur. Nereden biliyoruz 3 ay sonra olmayacağını. Şimdi diyor ki ‘Ben CHP’den adayım.’ Diyelim ki olmadı Mansur Yavaş. Yarın da mesela ‘Ben aday değilim’ dedi. Yani CHP’de de İYİ Parti’de de aday olmayacak mı Ankara’da?” ifadelerini kullanmıştı.
Özel’in açıklamalarından bazı satır başları şöyle:
SEÇMEN BURADA BİR KARARSIZLIK GÖRÜNCE TEDİRGİN OLUYOR: Umudu örgütlemede yetersiz kaldık. Kazanacağımıza olan inanç seçime doğru azaldı. Haklı eleştiriler var. Müzakereleri iç hukuk belli olsa ve ona göre yürütsek kavga biter. Bir grup şuna inanıyor, öyle bir coğrafyadayız ki hızlı karar almak, doğru karar almaktan daha önemli. Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemini övenler böyle diyor. Yoksulluktan, işsizlikten yılmış seçmen burada bir kararsızlık görünce tedirgin oluyor. Bizim (altılı masa) kararsızlıklarımız, masadan kalkmalarımız oturmalarımız, oluşan türbülans seçmeni rahatsız etti. CHP olarak 4 seçmenden 3’ünün oyunu alamadıysak o 3 seçmenle ilgilenmemiz lazım.
KABUL EDİLEMEZ BİR HATA VAR: (CHP’de danışman sorunu) Son danışman Atatürk’e, CHP’ye, Genel Başkan’a dil uzatmış. Kabul edilemez bir hata var ve bu çok büyük bir yapısal soruna denk geliyor. Kayıt dışı siyaseti reddediyorum. Siyaset seçilmişlerle yapılır. Demokrasi seçilmişlerin ülkeyi yönetmesi, kurumları, kurulları yönetmesidir.
HESAPLAŞMA SANDIKTA OLUR: 15 Ekim’de son il kongresi tamamlanacak. Kasımın ilk haftası kurultay yapılabilir. Üyelerinizle, delegenizle helalleşeceğiniz yer sandık. Hesaplaşma sandıkta olur. Sonra yerel seçim sandığına gidelim. Kurultayın yapılmama durumu, PM’nin tarihi seçim sonrasına belirlemesi ile ilgili. Ama yetkili arkadaşlarımız ve genel başkanımız kurultayın ekim-kasım ayında yapılacağını söyledi. Şimdiden de ilan edilebilir.
BİR GÖREV ÜSTLENİRSEM CHP’Yİ TÜRKİYE’NİN EN İYİ YÖNETİLEN KURUMU YAPMAYA ÇALIŞACAĞIM: 28 Mayıs sonrası yönetim krizi oldu. Mesele doğru yönetilmedi. Dünyanın tüm diktatörlükleri umutsuzluktan besleniyor. Erdoğan’ın çok hoşuna gidiyor bizim kapımızdan çıkıp gidenler. Bir meteor düşüp içinden genel başkanı çıkmayacak. 1957’de Ecevit milletvekiliydi 15 yıl sonra partiye umut oldu. Yeni yönetim anlayışıyla “talibim, yaparım” diye yola düşen arkadaşlar var. Sorumluluk üstlenmeye daha yakın bir noktadayım. Manifesto bugün için CHP’nin kullanması gereken bir kavram değil. “Biz bu sorunu nasıl çözmeyi düşünüyoruz, hangi anlayışla, hangi kadrolarla” diye netleştirmemiz lazım. Tutum belgesini kamuoyu ile paylaştıktan sonra bir karar vereceğiz. Esas meselem şu; sosyal demokrat bir partinin bir kahramana, Erdoğan’dan daha çok bağıran birine ihtiyacı yok. CHP’nin sağlam bir kadronun kaptanlığını yapacak liderlik anlayışına ihtiyacı var. CHP’nin iyi yönetilmeye ihtiyacı var. Bir görev üstlenirsem CHP’yi Türkiye’nin en iyi yönetilen kurumu yapmaya çalışacağım. Bu partinin başını öne eğdirecek bir şey yapmadım.
KEM KÜM EDİYOR DEĞİLİM AMA BİR SÜREÇ VAR: Üzerimizde yüzde 25’lik bir cam tavan var. O tavana inanırsak zıplamaktan vazgeçiyoruz. Sağa doğru, sola doğru savrulmalar başlıyor. İşte onun sonuçlarında eleştirilen durumlar ortaya çıkıyor. Abdüllatif Şener’e her saygıyı gösterdik. Geçen seçimde de Konya’da bir evladımızın yerine hak kullandı. Listeye konulmayanları aradım. Suzan Şahin listede yoktu, enkazın başında daha çok çalıştı. Abdüllatif Şener oğluna bilmem nereden kadro almış, CHP’ye ağzına geleni söyledi. Kendi kadromuza güvenip, yüzde 25 cam tavanı tuzla buz etmemiz gerekiyor. “Adayım” dersem kamuoyuna, partiye ve genel başkana karşı bu açıklamayı yapmak doğru olmaz. Bunu eş zamanlılıkla, belki bir basın toplantısı ile kadrolarımızla birlikte önce tutum belgemize açıklamayı yapacağız. Adaylık ilanımı genel başkan televizyondan duymayacak. Kem küm ediyor değilim ama bir süreç var, onu tamamlayacağız.