Ankara’da belediye’nin açtığı bir çukura düşerek rahatsızlanan, ardından yanlış teşhis ve tedayiyle hayatını kaybeden Orhan Veli Kanık, 1914 yılında İstanbul’da başlayan hayat hikayesini şöyle anlatıyor:
“1914 yılında doğdum. 1 yaşında kurbağadan korktum. 9 yaşında okumaya, 10 yaşında yazmaya merak saldım. 13’te Oktay Rıfat’ı, 16’da Melih Cevdet’i tanıdım. 17 yaşında bara gittim. 18’de rakıya başladım. 19’dan sonra avarelik devrim başlar. 20 yaşından sonra da para kazanmasını ve sefalet çekmesini öğrendim. 25’imde başımdan bir otomobil kazası geçti. Çok aşık oldum. Hiç evlenmedim.” İşte Orhan Veli’nin hayatına dair önemli noktalar…
ORHAN VELİ KANIK KİMDİR?
Orhan Veli Kanık, 1914 yılında İstanbul’un Beykoz semtinde Fatma Nigar Hanım ve Mehmet Veli Bey’in çocuğu olarak dünyaya gelmiştir.
Sokaktaki insanların dilini şiire taşımış olan Orhan Veli Kanık, eğitim hayatına Akaretler İlkokulu’nda başlamıştır. Üniversite eğitimini yarım bırakmış ve 1937 yılında Ankara’da PTT Umum Müdürlüğü Telgraf İşleri Reisliği Muamelât‘ta memur olarak çalışmaya başlamıştır. İçkiye düşkün olan şair hayatı boyunca düzenli bir çalışma hayatının içerisine girememiştir.
Orhan Veli Kanık, şiire getirdiği yenilikler nedeniyle başlarda büyük ölçüde yadırganmış ve çok sert eleştirilere maruz kalmış bir şairdir. Alışılmışın dışındaki eserleri ile önce yadırganmış sonra da eğlenme ve aşağılamaya maruz kalmıştır. Yaşadığı dönemde büyük bir üne sahip olan nadir şairlerden Orhan Veli Kanık, tüm olumsuz tepkilerin yanı sıra büyük bir sevgi ve hayranlıkla da karşılaşmıştır.
Orhan Veli Kanık, 1940 yılında Abidin Dino, Alaeddin Hakgüder ile birlikte sadece bir sayı yayımlanabilen “Küllük” isimli bir dergi çıkarmıştır. Bu dergi bir sayı çıksa da Orhan Veli Kanık’ın ilk sayıda yayımladığı “Tahattur” şiiri 1968 yapımı “Vesikalı Yarim” filmine ilham kaynağı olmuştur. Orhan Veli Kanık’ın yayımlanmış bir romanı olmasa da yazmaya başladığı bir roman olduğu bilinmektedir. Kitabın adı “Dünyalarının Dışında“dır fakat şair vefatına kadar kitabı tamamlayamamıştır. Şair Orhan Veli Kanık, 14 Kasım 1950 tarihinde ise İstanbul’da vefat etmiştir.
ORHAN VELİ KANIK’IN AŞK HAYATI
Yaşamı boyunca düzene ve alışagelmişliğe savaş açan ünlü şair, bu tutumunu aşk hayatında da göstermiştir. Hayatını boyunca hiç evlenmeyen Orhan Veli’nin en ünlü şiirlerinden biri hatta öldüğünde cebinde bulunan son şiiri, ”Aşk Resmi Geçidi” şairin aşk hayatını özetler niteliktedir. Hayatına giren tüm kadınlara dair duygularını bu şiirde kaleme alan ünlü şairin bu eserini bir vapurda tanıştığı öğretmen Nahid Hanım‘a ithaf edildiği iddia ediliyor.
ORHAN VELİ KANIK NASIL ÖLDÜ?
Orhan Veli, 1950 yılı 10 Kasım‘da bir haftalığına geldiği Ankara‘da belediyenin kazdığı bir çukura düştü ve başından hafifçe yaralandı. İki gün sonra İstanbul’a döndü. 14 Kasım günü bir arkadaşının evinde öğle yemeği yerken fenalık geçiren şair hastaneye kaldırıldı. Beyinde damar çatlaması yüzünden başlayan rahatsızlığın sebebi doktor tarafından anlaşılamadı ve Kanık’a alkol zehirlenmesi teşhisiyle tedavi uygulandı ancak beyin kanaması geçirdiği sonradan anlaşıldı. Aynı akşam sekizde komaya giren şair gece 23.20’de komadan çıkamayarak Cerrahpaşa Hastanesi‘nde hayata veda etti.
Lisedeki edebiyat hocası Ahmet Hamdi Tanpınar, Kanık’ı hastanede ziyaret etme fırsatı buldu ve bu olayı şöyle anlattı:
”Daha orta mektebin birinci sınıfında talebem olan Orhan’ı Cerrahpaşa Hastanesi’nde son defa oksijen çadırının altında yarı çıplak, güçlükle nefes alır ve o kadar güzel hayallerin yakaladığı dünyamızı yalnız akı görünen gözlerinden boşanırken gördüğüm günü hiçbir zaman unutamam. Şiirimize tatlı anlaşmazlığı ve lezzeti getiren zeka, kendisi olmaktan çıkmıştı.”
ORHAN VELİ’NİN MEZARI VE HİKAYESİ
Sarıyer’deki Aşiyan Mezarlığı’na defnedilen Kanık’ın mezarının yapımı için ünlü şair Sabahattin Eyüboğlu öncülüğünde bir kampanya başlatıldı. Sanatçıların, okurların destek verdiği kampanyayla mezar için para toplandı. Destek verenlerin listesi Varlık Dergisi’nde yayımlanıyor, okullarda bunun için para toplanıyordu. Sonrasında Abidin Dino mezarı tasarladı. Yapı, pembe granitten, Nevzat Kemal tarafından inşa edildi. Kitabeye Orhan Veli’nin adını ise usta kalem Emin Barın yazdı. Ünlü şairin mezarı 2020 yılında İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) tarafından restore edildi.
ORHAN VELİ’DEN SON ŞİİR
İşte ünlü şairin rahatsızlandığı sırada üstünde bulunan ceketin cebinden ‘bir diş fırçasının sarılı olduğu kâğıda‘ yazılmış halde bulunan Aşk Resmi Geçidi şiiri:
Aşk Resmi Geçidi
Birincisi o incecik, o dal gibi kız,
Şimdi galiba bir tüccar karısı.
Ne kadar şişmanlamıştır kim bilir.
Ama yine de görmeyi çok isterim,
Kolay mı? İlk göz ağrısı
İkincisi Münevver Abla, benden büyük
Yazıp yazıp bahçesine attığım mektupları
Gülmekten katılırdı, okudukça.
Bense bugünmüş gibi utanırım
O mektupları hatırladıkça.
………….. çıkar
………….. dururduk mahallede
……………………. halde
………… yan yana yazılırdı duvarlara
………………. yangın yerlerinde.
Dördüncüsü azgın bir kadın,
Açık saçık şeyler anlatırdı bana.
Bir gün de önümde soyunuverdi
Yıllar geçti aradan, unutamadım,
Kaç defa rüyama girdi.
Beşinciyi geçip altıncıya geldim.
Onun adı da Nurinnisa.
Ah güzelim
Ah esmerim
Ah
Canımın içi Nurinnisa.
Yedincisi, Aliye, kibar bir kadın.
Ama ben pek varamadım tadına.
Bütün kibar kadınlar gibi
Küpe fiyatına, kürk fiyatına.
Sekizinci de o bokun soyu.
Elin karısında namus ara,
Kendinde arandı mı küplere bin.
Üstelik …….
Yalanın düzenin bini bir para.
Ayten’di dokuzuncunun adı.
İş başında şunun bunun esiri,
Ama bardan çıktı mı,
Kiminle isterse onunla yatar.
Onuncusu akıllı çıktı
Bıraktı gitti beni.
Ama haksız da değildi hani.
Sevişmek zenginlerin harcıymış
İşsizlerin harcıymış.
İki gönül bir olunca
Samanlik seyranmış ama,
İki çıplak da, olsa olsa,
Bir hamama yakışırmış.
İşine bağlı bir kadındı on birinci,
Hoş, olmasın da ne yapsın,
Bir zalimin yanında gündelikçi.
………leksandra
Geceleri odama gelir,
Sabahlara kadar kalır.
Konyak içer sarhoş olur,
Sabahı da işbaşı yapardı şafakla.
Gelelim sonuncuya.
Hiçbirine bağlanmadım
Ona bağlandığım kadar.
Sade kadın değil, insan.
Ne kibarlık budalası,
Ne malda mülkte gözü var.
Hür olsak der,
Eşit olsak der.
İnsanları sevmesini bilir
Yaşamayı sevdiği kadar.