Türkiye’de kış mevsiminin çok uzun geçtiğinden şikayet eden insanlar, havanın ne zaman tam olarak ısınacağını merak ediyor. Bahar aylarında da soğuk havalarla karşılaşan vatandaşların kafalarında iklim değişikliğiyle ilgili soru işaretleri de bulunuyor.
Meteoroloji Mühendisleri Odası Başkanı Fırat Çukurçayır, Haberler.com stüdyosunda Melis Yaşar’ın konuğu oldu. Mart ayının Türkiye’de uzun yılların ortalamasından daha soğuk geçtiğini söyleyen Çukurçayır, sıcaklıkların yükseleceğine dikkat çekerek, Türkiye’nin çok sıcak bir yaza hazırlıklı olması gerektiğini ifade etti.
“NİSAN AYI ORTALAMALARIN 2 DERECE ÜZERİNDEYDİ”
Mart ayının vatandaşların şikayetleri çerçevesinde daha soğuk geçtiğini doğrulayan Çukurçayır, şunları söyledi;
“Mart ayı gerçekten çok soğuk geçti mevsim 1990-2020 yılı ortalamalarına bakıldığında yaklaşık 3.7 derece daha soğuk geçti Türkiye genelinde. Türkiye genelinde derken özellikle bu kelimeyi seçtim. Avrupa’nın da bir kısmı hakikaten çok sıcak günler yaşadı Mart ayında ama bizim gibi soğuk yaşayan da oldu. Nisan ayına geldiğimizde ben bugün kontrol ettim ama tam tersine Nisan ayı ortalamaların yaklaşık 2 derece üzerinde daha sıcak geçti. Halbuki algılarımız o yönde değildi. Mart ayında ise yaşadığımız 10 gün süresi uzun yıllar ortalamalarının biraz daha altında gibi duruyor. Bunu net olarak söylememiz için Mayıs ayını tamamlamamız lazım. Yalnız Mayıs ayını biraz ortalamanın altında tamamlayacağız, bunun da sebebi şu; Şimdi Türkiye’yi etkileyen hava şartları belli. Bu iklim değişikliği olmasaydı, yılın hemen hemen aynı günlerinde aynı hava olaylarını yaşıyor olacaktık. Ama bu yıl Türkiye’yi etkileyen durumda Kuzey’den yurdumuza gelen hava sistemleri bizi etkiledi. Rusya ve Balkanlar’dan gelen soğuk havalar ülkemizi etkilediği için biraz soğuk geçirdik. Dolayısıyla bu soğuk günleri yaşadık. Önümüzdeki günlerde de soğuk bir periyoda girebiliriz yine Kuzey’den gelen havanın etkisiyle. Özellikle Mayıs ayında görünen o ki Mayıs ayını mevsim normallerinin daha altında tamamlayacağız. Ama bu normal bir durum, geçtiğimiz yıllarda da bu hava olaylarını yaşadığımız oldu. Bir yıla bir aya bakarak çok karamsar olmamamız veya iklimle ilgili önyargılar oluşturmamamız gerekir. Ama görünen o ki Haziran ayına kadar inişli çıkışlı bir hava yaşayacağız.”
“GECE SICAKLIKLARI ÇOK DÜŞÜK”
Gündüzlerin sıcak, gecelerin daha soğuk geçtiğini söyleyen Meteoroloji Mühendisleri Odası Başkanı Fırat Çukurçayır, “Özellikle gece sıcaklıklarımız düşük. Daha çok İç Anadolu gibi karasal iklim yaşanan bölgelerde. Binaların içi şu an daha sıcak. Dış ortamlardaysanız geceleri gündüzlere göre daha soğuk. 24 saatin ortalamasıyla değerlendirdiğimiz için mevsim normallerinin daha altında bir Mayıs ayı göreceğimizi söyleyebilirim.” dedi.
“DAHA SICAK BİR YAZA HAZIR OLUN”
Tüm Kuzey Yarımküre’de daha sıcak bir yaz olacağını ifade eden Çukurçayır, “Dünyada belli merkezler mevsimsel tahminler yapıyor. Meteoroloji’nin web sayfalarına girerseniz Haziran, Temmuz, Ağustos aylarında normal koşullardan daha sıcak bir yaz yaşayacağız. Uzun yıllar ortalamalar esas alındığında. Bu sürpriz değil, Kuzey Yarımküre daha sıcak bir yaz yaşayacak. Şu andaki öngörüler mevsimsel tahminlere yönlendiriyor bizi bu da bize daha sıcak bir yaz geçireceğimizi söylüyor. Karadeniz bölgesi biraz daha şanslı ama diğer tüm bölgeler daha sıcak bir yaza hazır olmalı.” dedi.
“İNİŞLER ÇIKIŞLAR YAŞANIYOR”
Mevsim geçişlerinin eskisi gibi olmadığını söyleyen Çukurçayır, “Eskiden mevsim geçişleri biraz daha belirgindi. Ama son 20 yıldır mevsim geçişleri çok iz bırakmıyor hafızamızda. Sanki bir günde mevsimden mevsime geçiyormuşuz gibi. Yazın daha geç gelmesi gibi bir şey yok. Normal koşullarda ağaçlar çiçeklerini açacak, meyvelerini vermeye başlayacaklar. İlkbahar aylarının ılık geçmesi tarımsal rekolte açısından da olumlu bir tablo. Yaza hazırız ama bu inişler çıkışlar bizi biraz karamsarlığa itiyor.” yorumlarında bulundu.
“İKLİM KRİZİ DEĞİL DEĞİŞİKLİĞİ”
İklim krizine özel bir parantez açan Fırat Çukurçayır, “İklim krizi kelimesine biraz karşıyız oda olarak. Krizden çıkış vardır. Mesela ekonomik krizden çıkış vardır. Krizlerden dönüşler mümkün. Ama değişikliklerden dönüşler mümkün değil. İklim değişikliği dediğimizde krizden çok daha farklı bir olay. Birçok bilim insanı bu konuyla ilgili ciddi çalışma yapıyor. Bizi bekleyen tehlikenin altını çiziyorlar. İklim değişiyor, Dünya Meteoroloji Teşkilatı 9 Mayıs’ta bir rapor yayınladı. Önümüzdeki 5 yıl içinde herhangi bir yılda bu Paris Anlaşması’nda hedef olarak seçilen 1.5 derecelik sıcaklığı geçmememiz gerekiyor. Önümüzdeki 5 yıl içinde bu yaşanacak. Bunlar aslında normal şeyler ancak biz emisyonlarımızı azaltmadığımız sürece gerekli tedbirleri almadığımız sürece bu eşiği aşacağız.” ifadelerine yer verdi.
“EMİSYONU AZALTIP EKONOMİK OLARAK KALKINMAK ÇOK MÜMKÜN DEĞİL”
Kalkınma ile emisyon azaltmayı aynı anda yapmanın çok zor olduğunu söyleyen Çukurçayır, “İklim değişikliği tüm insanlığı ilgilendiriyor. Ama buna rağmen çok tuhaf, iklim değişikliğiyle ilgili çok parametre var mesela siyasilerin iki dudağının arasında diyoruz ama siyasilerin de tıkandığı noktalar var. İklimle ilgili çalışmaları hayata geçirirseniz sürdürülebilir kalkınma hedeflerinizden vazgeçmemeniz gerekiyor, ekonomik olarak da ben bu tedbirleri alacağım diyerek birtakım üretim faaliyetlerinden vazgeçmeniz gerekiyor. Aslında bunlar çok kolay şeyler değil. Hem emisyonu azaltıp hem büyüyemeye devam etmek çok kolay bir şey değil. Onun için başarıya bir türlü ulaşılamıyor. Kyoto, Paris gibi anlaşmalarda hedefler doğru ama onlara uyum noktasında kimse iyimser değil. 1.5 derecede tutarsak başarı deniyor ama 2 dereceyi bile geçeceğiz gibi. Çünkü göstergeler o ki insan faaliyetleri devam ettikçe iklim değişikliği olaylarını yaşayacağız.” dedi.
“1 DERECELİK ARTIŞIN EKOSİSTEME MALİYETİ ÇOK YÜKSEK”
İnsanların algısında küçük ama ekosistem için çok büyük etkiler olacağını söyleyen Çukurçayır, “İnsanlar şunu algılamıyorlar; 1 derecelik sıcaklık artışının ekosisteme maliyeti çok büyük. Tüm canlılar evrim geçirmediği sürece Yaklaştığımız sıcaklıklara uyum sağlamamız mümkün değil. Bu bize kuraklık, güvenli gıdaya erişimde sıkıntı olarak dönecek, içme suyu kaynaklarına erişimde sıkıntı olarak dönecek, aklınıza gelebilecek her türlü felaket senaryosunu yaşayacağız eğer iklim değişikliğini durduramazsak. Biz geldik geçtik bizden sonra gelenler bizi ilgilendirmez diyenler olabilir ama bizden sonrakilere iyi bir dünya bırakamadığımızı artık görmemiz gerekiyor. En önemlisi var olanı korumalayız. Öncelikle var olanı korumalıyız ve bunda kararlı olmak durumundayız. Haberlerde görüyorsunuz ormanların yakılıp yıkılması, tarım alanlarının yok edilmesi gibi birçok aktivite ile ekosistemi yok ediyoruz. Temiz su ve güvenli gıdaya erişim yıllar geçtikçe düşüyor.” ifadelerini kullandı.
“ÜZERİMİZE DÜŞENİ YAPMALIYIZ”
İklim değişikliğinde Türkiye’nin üstüne düşen görevi yapması gerektiğinin altını çizen Çukurçayır, “İklim değişikliği tüm dünyayı etkileyecek, Türkiye de etkilenecek ülkelerden biri. Akdeniz bölgesi için kuraklık riskinin yüksek olduğunu biliyoruz. Tek başımıza Türkiye olarak yapacak pek bir şey yok. Ama kendi evimizin önünü süpürürsek bütün sokak temiz olur mantığıyla en azından bizler kendi üzerimize düşeni yapmalıyız.” dedi.