Mehmet Şimşek’in açıklamalarının ardında ne var? Piyasalar bu açıklamanın ardından güne nasıl başladı? Detaylar haberimizde…
Döviz kurlarında yaşanan oynaklığın ardındaki nedenleri ve Mehmet Şimşek’in son açıklamalarını Kadir Has Üniversitesi Ekonomi Bölümü öğretim üyesi Prof. Alp Erinç Yeldan’a sorduk. İşte Mehmet Şimşek’in ‘sabır’ dediği açıklamasının ardındakiler ve kısa vadede dolardaki yükselişin sonrası vatandaşı bekleyenler…
20 TL’DEN 23 TL’YE ÇIKAN DOLAR, NEYE DENK GELİYOR?
BDDK’nın son 26 Mayıs tarihli bültenindeki bilgilere göre 125.3 milyar dolar kur korumalı mevduat birikimi bulunduğunu hatırlatan Prof. Yeldan, doların 18.5-19 bandında olduğunda bunun karşılığının 2,5 trilyon Türk lirası olduğunu söyledi. Yeldan’ın hesaplamasına göre doların 23 TL’yi aşması ile bu 2.9 trilyon liraya yükseldi. Bu da milli gelirdeki dolar fiyatlarındaki yükseliş nedeni ile yaşanan kaybın ise 400 milyar TL denk gelmesi demek oluyor.
Yeldan açıklamasında “Dolar 23 lira ve yükseliyor. Bu 125 milyar dolarlık KKM mevduatının karşılığı birden bire Türkçe karşılığı 2.9 trilyon lirayla yükseldi. Aradaki fark 400 milyar lira… Kur korumalı mevduat korunuyor. Ne pahasına? Bu 400 milyar liranın Hazine ya da MB kaynaklarından aktarılması anlamına geliyor. Son 10 gün içinde döviz kurundaki artıştan dolayı KKM’in kamuya maliyeti 400 milyar lira arttı. Bu milli gelirimizin yüzde 2.5’una denk geliyor.” diye konuştu.
UÇAN 400 MİLYOR LİRA NELER YAPILABİLİRDİ
“Bu kaybolan 400 milyar lira ile neler yapılabilirdi” sorusuna Prof. Yeldan, diğer ekonomi hocalarının ‘Osmangazi Köprüsü, dev projeler, duble yollar yapılabilirdi’ söylemlerine farklı bir açıdan bakarak “Kuşkusuz bu büyüklükteki bir para ile canımızı çok acıtan depremin yaraları sarılır, terör ve yoksulluk ile mücadele edilebilirdi” yanıtını verdi.
KUR KORUMALI MEVDUAT FRANKENSTEIN GİBİ
Son bir yıldır uygulanan Kur Korumalı Mevduat sisteminin Frankentein’a dönüştüğünü söyleyen Prof. Yeldan “Bir seneyi kur korumalı mevduat diye bir enstrüman icat ederek geçirmeye çalıştık. Kur korumalı mevduat dramatik bir açıklama ile tam bir Frankenstein… Yani kendi başına belli koşullar altında döviz kurundaki bu sıçramaları dalgalanmaları önleyebilecek bir tasarım olarak düşünebilir idi. Ama belli koşullar altında. Nedir o koşullar? Döviz kuru şu ya da bu şekilde fazla hareket etmeyecek. Vatandaşa güven verecek. Vatandaşlar alternatif tasarruf şekilleri yerine döviz kurundaki olası oynaklığa karşı kur korumalı mevduatı tercih edecekti. Bu olası hareketler değer kaybı da mevduatı da açılıştaki Hazine, Maliye veya Merkez Bankası kaynaklarından karşılanacaktı. İşin Frankenstein yani canavar haline dönüşmesi buradan kaynaklanıyor.” dedi.
FAİZ POLİTİKASI NEDEN İŞLEMEDİ
Faiz politikasının doğal olmaması nedeni ile yıkım yaşandığını savunan Prof. Yeldan “Sonuçta vatandaş ile bankacılık kesimi arasında bir tasarruf biçiminden bahsediyoruz. Normal şartlarda bankaların vatandaşa faiz ödemesi gerekir. Ama Merkez Bankası ya da Hazine diyor ki “Hayır biz Türkiye’deki faizleri düşük tutacağız. Bunun gerekçesini de iktisadı anlamda anlayabilmiş değiliz.” Bakıyoruz ki faizlerin düşmesinin ne kredi hacmini artırdığı, ne sabit sermaye gelirlerini artırdığı, ne de ekonomik büyümede süreklilik sağladığı var. Sadece ve sadece ithalatı artırdığı görülüyor.” dedi.
DOLAR 28 TL’Yİ 30 TL’Yİ GÖRÜR MÜ
Seçimlerin sonuçlanması ve yeni kabinenin belirlenmesinin ardına denk gelen döviz hareketliliğinin nedenini sorduğumuz Prof. Yeldan yükseltiyi “Merkez Bankası rezervleri, kaynağı belirsiz döviz girişleri, belirsizlik ve güvensizlik ortamı” sözleri ile açıkladı.
BİR YILDIR SAKİN KALAN DÖVİZE NE OLDU?
Döviz kurundaki yükselişin çok yalın bir gerçeğe dayandığını anlatan Prof. Yeldan “Döviz kuru çok uzun süredir değişmiyordu. Merkez Bankası rezervleri, kaynağı belirsiz döviz girişleri, teknik anlamda net hata ve noksan kalemi altında okuyoruz. Kaynağı belirsiz olduğu için de tam anlamda güven telkin etmiyor. Kayıt dışı döviz girişlerinin çoğu polisiye vaka… Merkez Bankası’nın bilançosundan da resmi rakamları rezervleri doğru düzgün takip edemiyoruz.” diye konuştu.
Bir dizi muhasebe oyunu yapıldığını savunan Yeldan ” Swap diye bir kavram literatürümüze girdi. Vatandaşın finansal okur yazarlığı arttı. İkili döviz anlaşmaları olduğu ifade ediliyor dost ülkelerle. Kim bu dost ülkeler… Bu belirsizlikleri bir araya koyduğumuz zaman döviz kuru da diğer makro ekonomik göstergeler gibi enflasyon gibi risk pirimi gibi yükseliyor. Ekonomideki bu tür belirsizliklerin güven eksikliğinin yarına yönelik endişelerin bir subabı… Yani piyasa diliyle fiyatlaması haline dönüştü.” dedi.
BÜTÜN BU BELİRSİZLİĞİN BİR BEDELİ VAR
Seçim öncesinde her ne pahasına olursa olsun döviz kurunu ucuz tutma politikası uygulandığını söyleyen Yeldan, arka planda resmi istatistiklerde bile yüzde 50-80 bandında enflasyon süregelirken son bir senedir dövizin fiyatı neredeyse hiç değişmediğine dikkat çekti. “Türk lirası yapay yollardan aşırı bir değerleme biçiminde kaldı.” diyen Yeldan bu belirsizliklerin bedelinin artık ödendiğini, dövizin bu yolla fiyatlandırılmasının seçim sonrası tahammül edilemez hale gelerek piyasalarda yükseliş tepkisi verdiğini belirtti.
ŞİMŞEK’İN AÇIKLAMASININ ALTINDA NE VAR
Süregelen Merkez Bankası politikaları değerlendiren Yeldan, bunun sadece tüketim yarattığını faizleri düşürmenin krediyi genişletmediğini söyledi. Yeldan, Merkez Bankası politikalarının sonuçlarını “Banka kredilerinin milli gelir içindeki payı 2018’de yüzde 64 idi. 2022’de yüzde 52’ye düştü. Faizleri düşürmek krediyi genişletmiyor. Yeni yatırımlar yeni iş sahaları yeni üretim ve daha fazla ihracat sağlanamıyor. Devasa bir tüketim patlaması anlamına geliyor. Son iki senede 2021 ve 22’de tüketimin yüzde 21-22 enflasyondan arındırılmış reel olarak arttığını gösteriyor. Yatırımların sadece yüzde 2-3 düzeyinde artığını gösteriyor. İhracat Eylül ayından beri yerinde sayıyor. İthalatımız yüzde 14.” sözleri ile anlattı.
ŞİMŞEK İNGİLİZCE AÇIKLAMA İLE İMAJ MESAJ PEŞİNDE
Şimşek’in bakanlık görevini teslim alırken ve twitter üzerinden yaptığı açıklamaları değerlendiren Yeldan, “Sayın Şimşek göreve gelir gelmez dün itibariyle İngilizce dilini kullanmaya başlayarak bir tweet üzerinden bir mesaj bir imaj yaratma peşinde.’ Ben bu işi çok iyi biliyorum. Rasyonel politikaları tesis etmemiz gerekiyor’ diyor. Bu ne acı bir itiraf. Mehmet Şimşek’in ağzından resmi olarak duyuyoruz ki amaçlara uymayan bir politika vardı. Mehmet Şimşek “Bunları terk edeceğiz” diyor.
MEHMET ŞİMŞEK ZAMAN KAZANMAYA ÇALIŞIYOR
Mehmet Şimşek’in açıklamaları ile zaman kazanmaya çalıştığını savunan Yeldan, “Mehmet Şimşek’in şu anda önünde bir zaman bir marj var. Bunu sosyal medya tweetler yolu ile ‘çok başarılı çok güven dolu adımlar atmak üzereyiz. Piyasalar coştu sakinleşti gibi’ söz oyunları ile Mehmet Şimşek şu anda vakit kazanıyor. Biz Mehmet Şimşek’in Ortodoks muhafazakar bir ideolojiden geldiğini biliyoruz. Uygulamaları da böyle. AKP’in ilk 2003 sonrası iktisat programı da böyleydi.” dedi.
MEHMET ŞİMŞEK NE YAPACAK?
Mehmet Şimşek’in her şeyden önce ilk olarak finans sermayesinin kayıplarını telafi etmek finans sermayesine kazanç sağlamak, bu krizden etkilenmesini en aza indirgemek için uğraşacağını dile getiren Yeldan bu çalışmanın hem yerli hem de uluslararası boyutları olacağını söyledi.
AMAÇ VATANDAŞI HAYAT PAHALILIĞINA HAZIRLAMAK
Vatandaşı ne bekliyor sorusuna ise Yeldan, ‘acı reçete’ diyerek yanıt verdi. Ekonomiyi düze çıkarmak için Mehmet Şimşek’in daraltıcı para politikası uygulayacağını söyleyen Yeldan “Şimşek şu an zaman kazanmaya çalışıyor çünkü Şimşek’in bulunduğu Ortodoks muhafazakar iktisat politikası açısından faizlerin yükseltilmesi, faiz enflasyon ve döviz kuru arasındaki aşınmasında dengenin sağlanması. Bu kaçınılmaz olarak kemer sıkma demek. Vatandaşın hayat pahalılığı ile karşılaşması anlamına geliyor.
Enflasyon düşecektir ama enflasyondaki düşme ile beraber faiz maliyetlerindeki artış borç kalemlerindeki mali yük, vatandaşın reel ücretleri geriliyor eriyor olacaktır. Vatandaş bunu hayat pahalılığı olarak ödeyecek. ” diye konuştu.
ASGARİ ÜCRET KAÇ DOLARA GERİLEDİ
Asgari ücrete yapılan zamların anlamsız kaldığının Ocak ayından bu yana görüldüğünü belirten Yeldan, “Gıda fiyatlarının yüzde 70 arttığı, ulaşımın yüzde 80 arttığı giyim kuşamdaki artışın yüzde 70’e varan artışta. mutfağa gelen ekmeğe ete süte gelen artışlarda, asgari ücrete 6 ayda bir gelen sıçramaların gücü çok kısa sürede yok oluyor.” dedi. Yeldan şu anki asgari ücretin doların yükselmesi ile birlikte döviz karşısında 365 doların altına indiğini söyledi.
ŞİMŞEK’İN SÖZ OYUNLARININ ARKASINDA VATANDAŞIN KEMER SIKMAYA HAZIRLANMASI VAR
Mehmet Şimşek zaman kazanmaya çalışıyor. Halkın yüksek zamlara hazırlanması gerekiyor. Düşük asgari ücret zamlarına, yüksek vergilere yüksek benzin fiyatlarına yüksek dolaylı vergilere hazırlanması gerekiyor. Daraltıcı politikaya yani kemer sıkma dönemine vatandaş hazır hale getirilecek. Mehmet Şimşek’in söz oyunlarının arkasında vatandaşın hazırlanması var.
SERT MÜDAHALE BEKLEMEMİYORUM, PİYASALARIN DENGESİNİ BULMASINI BEKLEYECEK
“Şapkadan çıkartılmamış başka tavşan kalmadı “diyen Yeldan “Sert müdahaleler gelir mi ?”sorusa, “Sert bir müdahale olacağı kanısında değilim. Ancak dalgalanmalar artacaktır. Piyasalar kendi dengesini bulmaya çalışıyor şu sıralar. Mehmet Şimşek de piyasalara müdahaleyi en aza indirgeyip, MB’nin veya BDDK’nın bankalara uyguladığı baskı yöntemleri, rast gele iki üç günde bir yayımlanan tebliğler. Bunların son bulmasını ve piyasaların kendi kurallarına göre serbestçe denge arayışını tamamlamasını bekleyecek. Bu arada da bu söz oyunları ile güven istikrar söylemleri ile bu acı reçetenin halkın üzerine yıkılacağını düşünüyorum.” diye konuştu.
MERKEZ BANKASI BAŞKANINI DEĞİŞTİRMEK ÇÖZÜM MÜ
Bakanların, kurum başkanlarının değiştirilmesinin risk primini artırdığını hatırlatan Yeldan “Merkez Bankası başkanlığının hangi aralıklarla hangi koşullarda değiştirilebileceği yasalarda var. Hukuki bir sorun. Son 5 yılda neredeyse 4 tane Merkez Bankası Başkanı değişti. Sadece MB değil Türkiye İstatistik Kurumu Başkanı’nı değiştiren fiyat istatistikleri dairesi başkanını rast gele değiştirilen kurumların yıpratıldığı bir Türkiye’den bahsediyoruz. Görev değişikliği haberleri bu güvensizliği daha da belirginleştiriyor. Piyasaların denge arayışlarını geciktiriyor. Türkiye’nin risk primini yükseltiyor. Ve dış borç olarak refahımızdan alıyor. ” ifadelerini kullandı.
ŞOK TEDAVİSİ OLMAZ, ILIMLI BİR TEMPO GELEBİLİR
Merkez Bankası eliyle birden bire yapılacak bir şok tedavisi beklemediğini söyleyen Yeldan “2008’de ve 2015’te olduğu gibi 4 puanlık ki o zamanların çok büyük rakamlarıydı. Kredi derecelendirme kuruluşlarının yüzde 26 baz puan artırılacak ve yüzde 40’lara çıkacak söylemleri var. Merkez Bankası faiz oranı tasarımı yanında ılımlı bir tempoda arıtırım yapılacak görüşü de var. Ben ılımlı bir tempoda faizlerin artırılacağı kanısındayım. Yepyeni söz oyunları subablarla faizlerin düşürüldüğü günleri geride kaldı. Bundan sonra Merkez Bankası’nın faizleri yükselteceği sinyali verileceğini düşünüyorum” diye konuştu. FED politikalarını örnek gösteren Yeldan “FED çok düşük oranlarda faiz artırarak ileride daha da artırabilirim mesajını verileceğini anlatıyor. Merkez Bankası’nın da FED gibi bir söylem geliştireceği olası. Belirgin artırmalar yerine sinyal etkileri ile ve Türkçemize kazandırılacak yeni söz oyunları ile yapılabilir” diye konuştu.
DOLARDA YÜKSELME SÜRER Mİ?
Serbest piyasa tabirinin Türkçe’ye yanlış geçtiğini belirten Yeldan’a göre doların yakın zamanda 28 TL’yi 30 TL’yi bulması zor. ” Serbest piyasa yerine dalgalı düzen demek gerek. Yani kendi kendine dengeyi bulan kur. Dengeye gelen döviz kuru dediğimizde dövizin bir satıcısı var bir de alısı var. İthalat yapacak bir vatandaş dövize ihtiyacı olduğunda dövize talep yaratır. Dövizi olanlar elbete ki elindeki doları 30 TL’den satmak isterler. Ama alıcı bulabirlirler mi? Alıcı bulunsa da anlık olarak çok sansasyonel haberler üzerine anlık olabilir. Dalga boyu yükselebilir döviz hareketlerinde. Kalıcı olarak örneğin 30 TL’ye çıkması zor.” dedi.