CHP Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer, manda yoğurdu ve sütünün temin edildiği mandaların durumunu Tarım ve Orman Bakanı Vahit Kirişçi’ye sordu. Gürer, manda sayısının 2002 yılında 121 bin 77 iken 2010 yılında 84 bin 705’e düştüğünü, 2020 yılında ise sayının 192 bin 480’e çıktığını ve özellikle yem fiyatlarında yaşanan artışlarla beraber mandaların da kesime gönderilmesi sonucu 185 bin 574’e gerilediğini belirtti.
CHP Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Tokat’ta, “Şimdi ben bir şey tavsiye edeceğim. Ben şunu yapıyorum, her akşam yatarken manda yoğurdu. Manda yoğurdu hakikaten kalitedir, çok iyidir. Onun içine şöyle Medine hurması doğrarım, 3 tane veya 5 tane. Ona biraz çay kaşığı kestane balı ve yulaf ezmesi atarım. Bu dörtlüyü karıştırarak yer yatarım, şifa.
Eskişehir’de bizde olan belediyelerden biri, o sürekli bakraç içinde manda yoğurdumu gönderir. Bir de Ankara Mamak belediye başkanımız bakraç içinde temin ediyor. Tavsiye ederim” ifadelerinin üstüne gündeme gelen manda yoğurdu ve sütünün temin edildiği mandaların durumunu Tarım ve Orman Bakanı Vahit Kirişçi’ye verdiği soru önergesiyle sorguladı. Bakan Kirişçi, Gürer’in sorularını yanıtladı.
Gürer, Bakan Vahit Kirişçi’ye yönelttiği sorularda, “Manda ıslah sistemine kayıtlı kaç kişi bulunmaktadır? “Suni doğum” ile doğan ve manda ıslah sistemine kayıtlı malak desteği alan besici sayısı kaçtır? Kaç ilde manda yetiştiriciliği devam etmektedir? Toplam manda sayısı kaçtır?” diye sordu.
“ÜLKEDE MANDA VARLIĞI DÜŞÜYOR”
Tarım ve Orman Bakanı Vahit Kirişçi “Soy Kütüğü kayıtları kapsamında 2.162 işletme, Ön Soy Kütüğü kayıtları kapsamında 1.918 işletme olmak üzere toplam 4.080 işletme kaydı bulunmaktadır.2021 yılı 1. Dönem malak desteklemesi kapsamında; Suni tohumlamadan doğan malak desteği alan yetiştirici sayısı 10 kişi, Manda ıslah sistemine kayıtlı 4.725 işletme bulunmaktadır. Türkiye genelinde 72 ilde manda yetiştiriciliği yapılmaktadır.2021 yılı sonu itibariyle Ülkemizdeki manda varlığı 185.574 baştır” yanıtlarını verdi.
Gürer, manda sayısının 2002 yılında 121 bin 77 iken 2010 yılında 84 bin 705’e düştüğünü, 2020 yılında ise sayının 192 bin 480’e çıktığını ve özellikle yem fiyatlarında yaşanan artışlarla beraber mandaların da kesime gönderilmesi sonucu 185 bin 574’e gerilediğini belirtti. Manda yetiştiriciliğinin kırsalda sınırlı sayıda hayvan ile sürdürüldüğünü ve yem fiyatlarındaki artış, mera ve sulak alanların azalması, gelir gider dengesinin bozulması gibi etkenlerin manda yetiştiriciliğine olan ilgiyi azalttığını söyleyen Gürer,“1980’lerden sonra destekleme dışı bırakılarak sayısı azalan manda sayısında 2008 sonrası verilen desteklerle kısmen gelişme sağlansa da ekonomik kriz manda yetiştiricilerini sarsmıştır.
ETİ, SÜTÜ, TEREYAĞI, KAYMAĞI, DERİSİ…
Mandanın eti, sütü, tereyağı, kaymağı ve derisinden faydalanılırken kırsalda aynı zamanda taşıma amaçlı önemli katkısının olduğu da göz ardı edilmemelidir. Birçok faydası olan bu canlının varlığının artırılması ve besiciye verilecek desteklerle yetiştiricilikten vazgeçmemesi sağlanmalıdır“ diye konuştu.
Gürer, dayanıklı ve verimli olan mandanın; yoğurt, süt ve kaymak ürünlerinde içerik zenginliği ve özelliği ile tercih edilmesine karşın giderek temininin sorunlu hale geldiğine dikkat çekti. CHP Milletvekili Ömer Fethi Gürer, Anadolu mandası olarak ülkemiz koşullarına uygun olan hayvanların varlığının ıslahı ile veriminin artırılmasının bu bağlamda önemli olduğunu belirtti.
SÜT KONSEYİ YANLIŞ YOLDA
Gürer, Ulusal Süt Konseyi’nin Çiğ süt fiyatlar ile ilgili tavsiye fiyatını değiştirmemesinin hayvan varlığı açısından ciddi sorun yaratacağına işaret etti. Gürer, Ulusal Süt Konseyi’nin Bakan Berat Albayrak döneminde, enflasyon artırıcı etkisi gerekçesiyle bir yıl boyunca çiğ süt fiyatını sabit tutmasının yarattığı sorunların görülmesi gerektiğini belirtti. O süreç sonunda, fiyatlardaki önemli artışa rağmen çok sayıda ineğin kesime gönderilmesinden ders çıkarılmadığının görüldüğünü belirten Gürer, “Yem ürün dengesi sağlanmadıkça süt inekçiliği her geçen gün ülkemizde daralacaktır.
Yem fiyatları sürekli artarken 1 Ekim 2022 tarihinden itibaren yüzde 3.6 yağ ve yüzde 3,2 protein içeriğine sahip çiğ süt destek primi hariç üreticinin eline net 7.50 TL geçecek şekilde belirlenmesinin tavsiye edilmesi, esasen hayvancılık yapana ‘sen bu işi bırak, yapma’ der gibi bir karardır. Mutlaka gözden geçirilmesi şarttır.
Çiğ süt fiyatının sabit tutulması karşın piyasada süt ve sütten mamul ürünlerin fiyatları katlanarak artmaktadır. Tavsiye kararı üreticiyi koruyan değil, üreticinin önünü kesen bir karara dönüşmüştür. Kırsalda, çok sayıda boşalan ahıra yenileri eklenecektir. Girdi maliyetleri düşürülmeden hayvancılığın sürdürülebilirliği giderek zorlaşmaktadır.
Süt fiyatlarının düşük tutulması besiciye büyük bir darbe olmuştur. Sanayici kazancından taviz vermezken yem fiyatlarının yanında ahır giderleri de sürekli artmakta ve tüm fedakarlık hayvancılık yapandan beklenerek resmen ‘sen bu işi bırak’ denmektir.
İktidarın bu süreçte hayvancılık yapanın yanında durmaması, sorunları artırıp ithalata dahi mecbur kalınacak sürecin kapısını aralayacaktır. Alınan kararlar sanayicinin lehine adımlar atmaktan besici ve üreticinin yanında durma yönünde değişim göstermelidir” dedi.