Tüketici Konfederasyonu Hukuk Komisyonu Başkanı İzzet Doğan, son dönemde artan konut fiyat ve kiralarına karşı yasal oranın üzerinde kira artışlarıyla ilgili açıklama yaptı.
Doğan, “Ev sahipleri, yüksek kira getirisi sağlamak amacıyla kiracılarını tahliye etmeyi istiyorlar. Anlaşma yoluyla güncel kira artırımı yaptıramayan taşınmaz sahipleri önce halen kendilerinin kullandıkları konut veya iş yerini satıp, sonra gereksinim nedeni ile tahliye davası açıyor.” dedi.
Doğan, kira artırımı yapamadığı için konuta gereksinim nedeniyle kiracısına tahliye davası açan ya da açacağını söyleyen konut sahiplerine karşı kiracıların hangi yasal haklarının olduğu hakkında bilgi verdi.
“Fazla gelir elde etme amacıyla açılan tahliye davası kabul edilmemekte”
Kiracıların haklarına ilişkin bilgi veren Doğan, “Mal sahipleri, Borçlar Kanununa göre; 5 yılını doldurmamış kiracılara her yıl TÜFE oranı üzerinde artış yapamayacaklarını öğrendiler. Ancak buna rağmen emsal ev kiralarının artmış olması, dolayısıyla daha yüksek kira getirisi sağlamak amacıyla kiracılarını tahliye etmeyi istiyorlar. Anlaşma yoluyla güncel kira artırımı yaptıramayan taşınmaz sahipleri önce halen kendilerinin kullandıkları konut veya iş yerini satıp, sonra gereksinim nedeni ile tahliye davası açıyor. İşte bu durumda kiracı, mal sahibinin gayrimenkulünü yakın zaman önce sattığını yargılamada kanıtlamalıdır. Çünkü içtihat, uygulama ve doktrine göre: kendi oturduğu evi tahliye davası açmadan önce satmış veya satılığa çıkarmışsa, kiralayanın ihtiyacının gerçek ve samimi olmadığı kabul edilir. Ayrıca Borçlar Kanunumuza göre gereksinimin gerçek, samimi ve zorunlu olması aranmaktadır. Örneğin; kiralayan veya oğlunun sadece nişanlı olması, evlilik hususunda herhangi bir adım atılmaması evlilik nedeniyle ihtiyaç talebi olarak yeterli görülmemektedir. Yine bu konuda yetişkinler için iş yerine yakınlık isteği kabul edilmemekte sadece çocukların okula gidiş gelişlerdeki zorlukları, ihtiyacın samimi olduğuna delil kabul etmekte, yakınlık uzaklığı gerçek ve samimi bir ihtiyaç olarak görmemektedir. Eğer kiralayan hali hazırda oturduğu konutun aidat, yakıt ve diğer giderlerini karşılamakta zorlandığını, bundan dolayı da kiralanana gerçekten ihtiyaç duyduğunu ispat ederse tahliye kararı verilmesi gerekmekte, fakat fazla gelir elde etme amacı ile açılan tahliye davası kabul edilmemektedir.”
Kiraya verenin tazminat ödemesi durumu oluşabilir
Doğan, Yargıtay kararlarından örnekler vererek şöyle devam etti: “Evli olan kiraya verenin kız kardeşinin yanında ona ait evde oturması, kiraya verenin anne babasıyla onlara ait evde oturması; kiraya verenin babasına ait evde oturması, ergin olan kiraya verenin müşterek malik olduğu taşınmazda kardeşi ile oturması; baldızına ait evde oturması taşınmaza gereksinimin samimi olduğunu gösterir. Yargıtay sağlık nedeniyle de kişinin konut ihtiyacının olabileceğini, dosyaya sunulan doktor raporu ile deniz seviyesinde ılıman iklimde yaşaması gerektiğini belgelemesinden ötürü konut ihtiyacının samimi olduğunu kabul etmiştir. Aynı şekilde sağlık durumu nedeniyle felçli ve bakıma muhtaç konumda olan davacının taşınmazına inip çıkma güçlüğü çekmesini ve tahliyesi talep edilen taşınmazın çocuklarına yakın olmasını samimi sebep olarak değerlendirmiştir. Kiralayanın kendisi, eşi, altsoyu, üstsoyu veya kanun gereği bakmakla yükümlü olduğu kişilerin konut ya da işyeri gereksinimi nedeni ile tahliye sağlandıktan sonra kiralayan üç yıl içinde tahliye ettiği yeri haklı bir neden olmadan kiraya verirse mahkeme kiracının tahliye edilmeden önce ödediği son kirası üzerinden bir yıldan az olmamak üzere kiraya verenin tazminat ödemesine karar verecektir.”