Büyükşehirlerden köylere göç eden ve kendilerine yepyeni bir hayat kuranların sayısı gün geçtikçe artıyor. Kimileri baba topraklarına dönerken kimileri de kendilerine uygun yeri bulabilmek için köy köy geziyor. 1,5 sene önce memleketi Samsun’a dönen Nurullah Mayuk (25) da onlardan biri ve kendi yaptığı köy evinde ailesiyle beraber yaşıyor. Sınava girerek iyi bir üniversitede yüzde yüz burslu okuma fırsatı yakalayan Nurullah Mayuk, babasına istemediği bir mesleği yapmayacağını söyledi ve kendi dükkanını açarak ticarete atıldı. Babası vefat edip göç etme kararı alana kadar da başarılı bir ticaret hayatı olduğunu dile getiren Mayuk, şimdilerde eşiyle birlikte sakin bir hayat sürüyor. 2020 yılının sonunda ev için 500 bin lira bütçe ayırdıklarını ileten Nurullah Mayuk, 2021 yazının ortasında başladıkları evleri için şu anda 1 milyon liradan fazla harcama yaptıklarını ve hâlâ tam anlamıyla yapımını bitiremediklerini söylüyor.
‘1 SENEDE KAZANDIĞIM PARAYI 1 AYDA KAZANIYORDUM’
İstanbul’da doğup büyümesine rağmen şehir yoğunluğuna, kalabalığına bir türlü alışamayan Nurullah Mayuk, babasının esnaflığı dolayısıyla iş hayatıyla çocuk yaşta tanıştı. Kendi ticari hayatında güzel bir ivme yakaladığına değinen Mayuk, “Babamın vefatından son 1 sene öncesine kadar, geçmiş yıllarda 1 senede kazandığım parayı 1 ayda kazanır olmuştum. Sürekli çalışıyordum, iş sürekli büyüyor ve her gelen iş yoğunluğunun yükü daha çok omuzlarıma biniyordu” dedi ve ekledi:
“İyi para kazanıyorduk ama harcamaya vaktimiz yoktu, aileme vakit ayıramıyordum. Babam vefat edene kadar böyle bir kısır döngüye girmiştim. 15 yaşında çalışmak için memleketinden gurbete giden babamın ömrü neye gitmişti, benim ömrüm neye gidiyordu? Bu konular bir anda babamı kaybetme acısıyla birlikte beynimi yiyip bitirmeye başlamıştı. Bu soruların cevabını kendi içimde vermeye başladığım zaman tersine göç fikri artık kafamda tamamdı.”
Daha önce köy deneyimi olmadığını söyleyen Mayuk ailesi, “Her sene bayramda 1 hafta gelip kalırdık, o da çevredeki gezilecek yerlere gitmeyle geçip giderdi. Sonra tekrar İstanbul’a dönerdik. Koca bir senede sadece 1 hafta” diye konuştu.
EVLERİNİ ÇİVİ KULLANMADAN YAPTILAR
Evinin yan dış duvarlarını eski Karadeniz evleri gibi kurtboğaz tekniğiyle çivi kullanmadan yapan ve baba mesleğinden kazandığı tecrübeye güvenerek böyle bir ev yaptığını dile getiren Mayuk, “Aslında en büyük sebeplerimizden biri de maliyetti. İşçilik fiyatları gerçekten korkunç yüksek. Biz işçiliğe para ödemeyerek işçilik için ayırdığımız bütçeyi evin kalitesine kattık. Bu yüzden evimizi 15 cm’lik kalın kütüklerden yaptık. İnsanın istedikten sonra yapamayacağı hiçbir şey yok. Biz taş duvar da ördük, temel de attık, evi de yaptık, fayans da döşedik, parke de yaptık” şeklinde deneyimlerini anlattı.
Bu sene evlerinde ilk yazlarını geçiren Mayuk ailesi, topraklarına ellerine ne geçerse diktiklerini ifade ediyor. Nurullah Mayuk, “Ne olur ne olmaz tecrübe kazanalım istedik. Mesela ‘Burada karpuz yetişmez’ diyorlardı, şu an bizim bahçemizde koca koca karpuzlarımız var. Şu an bahçemiz 1 dönümden büyük ve aklınıza gelebilecek her şey var. Bunların satışlarını da yapıyoruz” bilgisini paylaştı.
‘ULUMALARINI DİNLEMEK ÇOK ÜRKÜTÜCÜYDÜ’
Evlerindeki ilk kışlarında yağan 2 metrelik karla mücadele etmek zorunda kaldıklarını anlatan Nurullah Mayuk, bir sabah uyandıklarında pencerelerinin kapanmak üzere olduğunu ve sonrasında yaşadıklarını şu sözlerle anlattı:
“Bir anlık şoktan sonra kendimizi dışarıya atıp karın altında kalan köpeklerimizi, tavuklarımızı kurtardık. Onlara ulaşmak için kendimize yol açarken komple kara gömülüyorduk. 4 gün boyunca ana yollar dahil bütün yollar kapandı. Elektrikler kesikti, köylere ulaşamadık. Çok şükür ki yakacak, yiyecek ve içecek stoğumuz vardı ve bu 4 günü problemsiz atlattık. Etrafta ev olmamasından da ürkmüyoruz, aksine bu hoşumuza gidiyor. Dağlardan aşağıya inen yabani hayvanlar bizim kendi baktığımız 5 köpeğimizden dolayı arazimize giremedi ancak etrafımızdan da ayrılmadılar. Kendi baktığımız Sibirya kurdu köpeğimiz ile 300 metre ötemizdeki tepeye kadar inen yabani kurtların karşılıklı uluması hem ilginç bir deneyim hem de açıkçası baya ürkütücüydü.”
Geçimlerini e-ticaret ile sağlayan Mayuk ailesi, “Aynı zamanda hiç tecrübemiz olmamasına rağmen çiftçiliğe başladık ve bu sene çok güzel verimler elde ettik. Buğday ekip hasat ettik, çayır otu ve yem bitkileri ektik, hasat ettik. Deniyoruz, araştırıp öğreniyoruz ve uyguluyoruz. Aynı zamanda tavuklarımızın yumurtaları, bahçemizdeki yetiştirdiklerimiz de diğer geçim kaynaklarımız” bilgisini verdi. Köyde çalışmak isteyen herkese iş olduğunun altını çizen Nurullah Mayuk, “Köylerde genç nüfusu çok az, bu yüzden gençlere zaten ihtiyaç çok fazla. Çalışma kavramını ilk başta kafamızda değiştirmemiz gerek. Çalışmak demek bir fabrikaya girip aylık sabit bir maaşla günleri, saatleri, dakikaları satmak olmamalı” deyip devam etti:
“Ormanlarımızda sarıkız mantarı dediğimiz çok değerli bir mantar yetişiyor. Yaşı veya kurusu çok yüksek fiyatlara satılabiliyor. Kuşburnunu meyve olarak ya da marmelat yapıp satabilirsiniz. Taşımalı eğitim için servis şoförlüğü, günlük farklı işler için yevmiyecilik veya büyükşehirlerdeki gibi bir fabrikada da çalışabilirsiniz. Kendi işimin patronu olacağım derseniz hayvan yetiştiriciliği, süt ürünleri, kanatlı hayvanlar, seracılık olabilir. Oturduğunuz yerden internet üzerinden çok farklı işler de yapabilir, aylık sabit bir ücretle çalışanlardan katbekat fazlasını kazanabilirsiniz.”
‘BURADA HAYAT UCUZ VE DOĞAL’
Nurullah Mayuk, köye göç hikayelerinde farklı ailelerin olduğunu dile getirerek, “Bizim gibi varını yoğunu satıp çok yüksek meblağlarla gelenler de var, hiç birikimi olmayıp köyde büyükşehirden çok para kazanmaya başlayanlar da var” detayını verdi. “Büyükşehirde bin lira ile geçinen insan burada 10 bin lirayla da geçinemeyebilir, büyükşehirde 10 bin lirayla geçinen burada bin lirayla da çok daha güzel bir hayat sürebilir” diyen Mayuk, “Şunu gönülden söylemek isterim ki buralarda hayat gerçekten ucuz ve doğal . Büyükşehirlerde yaşamak için psikolojimizden, ömrümüzden, bedenimizden verdiklerimizin maddi karşılığı gerçekten yok. Daha fazla para kazanmak için büyükşehirlere göçen ebeveynlerin, büyükşehirde yaşamanın bedelini karşılamak için çalışan çocuklarına döndük” diyerek sözlerini şöyle noktaladı:
“Benim evim ilçeye 15 km mesafede ve ilçede TOKİ konutlarında evi bulunup orada yaşamayanlar evlerini bedelsiz kiraya veriyor. Tek istedikleri kiracının aidat yakıt gideri su faturalarını ödemeleri. Çünkü kazan sistemiyle ısındığı için evde otursanız da oturmasanız da bunları ödemek zorundasınız. Bu sene için aylık ödenen miktar 450-500 TL civarıydı. Arsa fiyatları ise her sene artmakla beraber hâlâ büyükşehirlere göre çok ucuz.”