CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun 11 Ekim’de partisinin Meclis grubu yöneticileriyle birlikte TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş’u ziyaret etti.
Murat Yetkin gündem olan bu görüşmeyi yazdı:
“Kılıçdaroğlu bu “nezaket ziyaretinde” Kurtulmuş’a -seçim yenilgisiyle fiilen dağılan- Altılı Masanın Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem Metnini sundu. Gazetecilere de “Umarım siyaset belli bir uzlaşma zemini içinde Türkiye’nin sorunlarını çözer” dedi.
Kılıçdaroğlu’nun daha önce Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın yeni Anayasa çağrılarına “Kendisi Anayasayı ihlal eden birisiyle Anayasa yapılmaz” dediği bilindiğinden, “uzlaşma umudu” ifadesine anlamlar yüklendi: Acaba masaya oturmayı bir kez reddedip bir defa haber olmak, meydanı da tümüyle AK Parti ve MHP’ye bırakmak yerine Meclis komisyonlarda her bir maddeye etki etmeye çalışma, bunu halkın dikkatine her gün getirme eğilimi mi baş göstermişti CHP’de?
Bunları Kılıçdaroğlu’na sordum. Yanıtlarından anladığım kadarıyla CHP, AK Parti yeni Anayasa teklifiyle gelirse, baştan masaya oturmama refleksiyle davranmayacak. Ancak yasama organını, yürütme karşısında daha güçlü kılmak için bazı önerileri var.
Okuyup yorumlayalım.
Meclis Cumhurbaşkanı baskısında
– Sayın Kılıçdaroğlu, uzlaşma umudu ifadenizi Anayasa tartışmasına peşinen girmeme siyasi izlemeyeceğini şeklinde okumak mümkün mü?
– Bizim yeni bir Anayasa konusunda ne düşündüğümüz belli; altında CHP dahil altı partinin imzası var. Biz bunun için ısrarlı olacağız. Ancak AK Parti’nin nasıl bir teklifle geleceğini bilmiyoruz. Gelince bakıp, ona göre kararımızı veririz.
– Sayın Kurtulmuş’la görüşmeniz uzun sürünce yeni Anayasa konuştuğunuz düşünüldü…
– (Gülerek) Emin olun Anayasa konusuna neredeyse hiç girmedik; sadece sunarken birkaç cümle.
– Ya ne konuştunuz?
– Çoğunlukla Meclis İç Tüzüğü. Meclis İç Tüzüğünde yapılacak değişikliklerle Meclis’in etkisini, her bir milletvekilinin değerini arttırmanın mümkün olduğunu düşünüyoruz. Bu konudaki önerilerimizi anlattık Sayın Başkana.
– Örnek verir misiniz?
– Yasama organı, yürütmenin baskısı altında. Örneğin Cumhurbaşkanı “Şu kişinin dokunulmazlığı kaldırılsın” dediği anda o kişinin fezlekesi hemen öne çekiliyor. Fezlekelerin, iktidarın muhalefet üzerindeki baskı aracına dönüşmesinin yanlış olduğunu ve bu konuda TBMM’nin temsil ilkesini de dikkate alıp hassasiyet göstermesi gerektiğini söyledik.
CAN ATALAY’IN DURUMU
– İç tüzük önerileri mi bunlar?
– Evet, bir kural getirilebilir buna, örneğin fezlekeler geliş sırasına göre işleme alınabilir.
Sonra Can Atalay’ın durumu var. Yüksek Seçim Kurulu seçime girmesinde sakınca görmemiş, seçilmiş, ama yemin ettirmiyorsunuz, milletvekili olamıyor. Oysa cezası yasama görevi sonuna ertelenen örnekler var. Önceki Meclis Başkanlarından Hüsamettin Cindoruk, “Ben olsam kapıda karşılardım” diyor.
– Gerçi o dönemde de DEP milletvekillerinin durumu vardı, Meclis çıkışında gözaltına alınmışlardı. Başka ne önerilerde bulundunuz?
– Bakın, 600 milletvekili var TBMM’de. Meclis komisyonlarında görev alan milletvekilleri yine de orada görüşlerini dile getirebiliyor. Komisyon dışı kalanlar sadece oylamalarda parmak kaldırıp indiriyor. Oysa araştırma komisyonları kurulsa orada, devlet yapısının, bürokrasinin, üniversitelerin, sivil toplumun da katılımıyla yasama organı değerli çalışmalar üretebilir. Ben milletvekili iken yer almıştım araştırma komisyonlarında, gayet yararlı çalışmalar yapılıyordu. O nedenle araştırma önergelerine de izin verilmesi gerekiyor.
Meclis’in, vekilin değeri
– Bunları neden şimdi gündeme getiriyorsunuz?
– Aslında öteden beri söylüyoruz. Şimdi yeni Meclis açıldı. İç Tüzük değişikliğinden söz ediliyor. Biz de kendi önerilerimizi getiriyoruz.
Bunları yasama organının, parlamentonun ve her bir milletvekilinin değerini artırmak için de istiyoruz.
Milletvekili soru önergesi veriyor. Doğru dürüst yanıt gelmiyor. Bakanların sorulara yanıt verme oranı giderek azalıyor. Meclis Başkanlığının bunu da yürütmeden sorması, takip etmesi, daha sık uyarması etmesi gerekir. Parlamento denetim bakımından da işlevsiz hale geliyor.
Sonra, diyelim milletvekili kanun teklifi hazırlayacak… Meclis yasal ve teknik destek verebilmeli. Dünyanın bütün demokrasilerinde siyasetçi kararı alır, bürokrasi, uygular. Meclis Kanun ve Kararlar Dairesi canlandırılmalı; bu anlamda başvuran milletvekillerine danışmanlık hizmeti verebilmeli.
TORBA YASA
– Meclis işlevini aşındıran bir diğer konu da torba yasalar. Bir kanun teklifi veriliyor, içinde pek çok Meclis komisyonunu ilgilendiren madde var. Örneğin sağlık konusunda bir madde ekleniyor, ama Sağlık Komisyonunda görüşülemiyor. Komisyonlar devre dışı bırakılıyor; sadece Plan ve Bütçe Komisyonunda apar topar geçirilip Genel Kurula indiriliyor.
– Torba yasaları Anayasa Mahkemesine taşımıyorsunuz diye eleştiriliyorsunuz…
– Bir sorun da orada var çünkü. Her torba yasanın içine, kendi istediklerine ek olarak halkı ilgilendiren bir madde ekliyorlar; AYM’ye taşısak “Bak işte CHP engelliyor” diyecekler. Torba yasa uygulamasının artık son bulması gerektiğini, eğer devam edecekse de temel kanunların torba yasa içerisinde getirilmesini yasaklayan bir içtüzük değişikliği gerektiğini önerdik.
– Ne yanıt verdi Meclis Başkanı?
– Pek yorum yapmadı. Karşı da çıkmadı. Dikkatle dinledi, hassasiyet gösterileceğini söyledi.
CHP bir yandan 5 Kasım Kurultayına hazırlanıyor, dikkatler orada. Ancak yeni Anayasa söylemiyle birlikte İç Tüzük tartışması da başladı. Demokrasiye inanıyorsanız şu anda gündem Orta Doğu savaşında olsa da dönemli konular bunlar, kayda geçsin istedim.