Kansere karşı, kişinin ve tümörün genetik özelliklerine göre tedavi seçiminin belirlenmesi anlamına gelen kişiselleştirilmiş kanser tedavisi, hastaların umutlarını arttırdı.
Kanserin erken teşhis ve tedavisinde son yıllarda hızlı ilerlemeler kaydedilmesiyle kişiye ve tümöre özel tedavi yöntemiyle şifa bulan hastalara sık rastlanılmaya başlandı.
Bir çocuk annesi, 40 yaşındaki Boztepe, yaptığı açıklamada, kansere yakalandığını öğrendiğinde doktoru Prof. Dr. Özlem Sönmez’in uyguladığı tedaviyle rahatlayıp sakinleştiğini söyledi.
Boztepe, o dönemde turizmci kimliğiyle gezdiğini dile getirerek, “Giyinirken elimi yan tarafıma götürdüğümde, sağ tarafımda bir çukur gözlemledim. Kanserli bir şey veya anlamlı bir çukur olduğunu düşünmedim. Uçaktan iner inmez kendimi Özlem Hoca’nın karşısında buldum.” dedi. Doktoru tarafından kendisine meme kanseri teşhisi konulmasının ardından bilimsel ve tıbbi sürece ilişkin bilgilendirildiğini, ilerleyen dönemde sağ tarafındaki lenflerin bir kısmının alındığını ifade eden Boztepe, hastalığı kabul etmenin kolay olmadığını anlattı.
Boztepe, ilk önce
“Neden bana bu oldu?” gibi sorguladığına dikkati çekerek, “Teşhisim ilk konulduğunda Özlem Hoca bana bir şey anlatmıştı. Bunu sadece kanser için değil hayatın her aşamasında kullanıyorum. Bir hücre çizdikten sonra yaklaşık yüzde 80’lik kısmı için ‘Sen hiç merak etme. Biz seni hayatta tutacağız. Bilimsel olarak elimden ne geliyorsa yapacağım ama bu yüzde 20’lik kısmı da sen kendi gücün, azmin ve moralinle yapacaksın.’ dedi. Hayatımda kanserin dışında aldığım en önemli öğreti ve derstir.”
ifadelerini kullandı.
Tedavisine önce kemoterapiyle başlandığını, ardından ameliyat ve meme koruma sürecinin gerçekleştiğini belirten Boztepe, tedavi sürecinin yaklaşık 1 yıl sürdüğünü kaydetti.
Boztepe, “Tedaviden hemen sonra sıklıkla muayenelerim, kontrollerim oldu. 3 aylık, 6 aylık kontroller. Şimdi yıllık kontrollere geçtik. Şu an sağlığım çok iyi ve harikayım.” diye konuştu.
Sağlığına kavuştuğunu, ailesiyle güzel ve mutlu zamanlar geçirdiğini anlatan Boztepe, kanserde erken teşhisin önemini vurguladı.
Boztepe,
“Biz, hep konuya böyle savaşarak girmek gerektiğini düşünüyoruz. Zırhlarımızı giyip bir cephedeymişiz gibi davranıyoruz. Aslında kanserde kaybeden olmadığını, bunun bir mücadele olduğunu kabul ederek, sürece girmemiz gerektiğini düşünüyorum.”
görüşünü paylaştı.
Kişiselleştirilmiş kanser tedavisi hastalarda yüz güldürüyor
Tıbbi Onkoloji Uzmanı Prof. Dr. Özlem Sönmez ise kanser tedavisinde yüz güldüren ve hastanın yaşam süresini uzatan tedaviler arasında yerini alan kişiselleştirilmiş kanser tedavisi ve immünoterapiyi anlattı.
Prof. Dr. Sönmez, bu yöntemin, kişinin ve tümörün genetik özelliklerine göre tedavi seçiminin belirlenmesi anlamına geldiğini, böylece kanserli hücrelerin uzun süreli tedavilerle kontrol altında tutulduğunu söyledi.
Yeni tedavi yöntemi immünoterapinin de onkolojik tedavilerde son birkaç yılda ön plana çıktığının altını çizen Sönmez,
“Her yıl ülkemizde 200 bin kişiye yeni kanser tanısı konuluyor. Son zamanlarda her ne kadar kanser sıklığı artsa da kanserlerden ölümler azalmış durumda. Bunu da kişiselleştirilmiş tedaviler sayesinde yapıyoruz. O hastadaki kansere sebep olan gene yönelik verdiğimiz tedavilerle kişiselleştirilmiş tedavileri uygulayabiliyoruz. Bu, ülkemizde ve dünyada yaygın olarak kullanılıyor. Kemoterapiyle yüzde 40-50’lerde yanıt oranı varken bu hedefe yönelik tedavilerle yüzde 80, 90, 95 yanıt oranları almaktayız.”
değerlendirmesini yaptı.
Prof. Dr. Sönmez, immünoterapilerin de yüksek teknoloji ürünü tedaviler olduğunu, hastanelerde medikal onkoloji uzmanları tarafından uygulanması gerektiğini aktararak, hücre tedavilerinin ve gen mühendisliği teknolojileriyle yaptıkları tedavilerin hastadan alınan dokudan hastaya özel üretilen tedaviler olduğunu kaydetti.
Bunların kişiselleştirilmiş tedavilerin en uçuk noktası olduğunu vurgulayan Sönmez,
“Tuğçe Hanım’a da meme kanseri tedavisinde önce kemoterapi verdik. Amacımız, tümörü küçültmek, koltuk altını korumak, hastayı ameliyata hazırlamaktı. Daha sonrasında ameliyat ettik ve hormona duyarlı bir tümör olduğu için hormonoterapiyle devam ettik. 4 yıldır hastamızın kontrollerini yaptık ve şimdi kontrolleri 1 yıla çıkardık.”
şeklinde konuştu.