Kamet, ezan gibi birlikte farz namazın başlamasını duyurur ve Müslümanları saf tutarak cemaat halinde namaz kılmaya davet etmektedir. İkāmet, namaz vakti girdikten sonra sözlerine ara verilmeden ezandan biraz daha hızlı ve daha alçak bir sesle okunur. Ezanla ikāmet arasında cemaatin farz namaza yetişmesini sağlamak amacıyla bir süre beklemek müstehaptır. Kametin Türkçe ve Arapça okunuşu ve anlamına haberimizden ulaşabilirsiniz.
Sözlükte “hakkını vererek yapmak, yerine getirmek, doğrultmak, devam ettirmek” gibi anlamlara gelen kamet (ikāme), terim olarak “farz namazların başlamak üzere olduğunu duyurmak” demektir. Ezanla namaz vaktinin girdiği, ikāmetle de namazın kılınmakta olduğu haber verilir. Türkçe’de ikāmet için “kāmet getirmek, kāmetlemek ve kāmet okumak” tabirleri kullanılır.
“Allâh-ü Ekber” (Allah en büyüktür) (4 kere),
“Eşhedü en lâ ilâhe İllallah” (Şahitlik ederim ki Allah’tan başka ilah yoktur) (2 kere),
“Eşhedü enne Muhammeden Rasûlullah” (Şahitlik ederim ki Muhammed Allah’ın elçisidir) (2 kere),
“Hayye ale’s-salâh” (Haydi namaza) (2 kere),
“Hayye ale’l-felâh” (Haydi kurtuluşa) (2 kere),
“Kad Kâmeti’s Salâh” (Namaz başladı) (2 kere),
“Allâh-ü Ekber” (Allah en büyüktür) (2 kere),
“Lâ ilâhe İllallah” (Allah’tan başka ilâh yoktur) (1 kere).
Kamet getirmek Türkçe okunuşu ve anlamıyla beraber ezana benzeyen sözler şeklinde yer alır. Bu sözler söylenerek farz namazlarından önce kamet getirilir.
Sünnet olan kamet sözlerini getirmek erkeklerin görevidir. Kamet sözleri anlam olarak derin anlamlar içermekte ve bilinmesi kısa olacak şekilde ezberlenmesi kolaydır. Bu sözlerin her bir satırı iki defa veya dört defa olacak şekilde okunmaktadır. Sonuna doğru bir defa söylenen sözü de mevcuttur.
Sabah, öğle, ikindi, akşam ve yatsı namazının farzlarını kılmadan önce kamet getirilmelidir. Kamet getirmek sünnet olan ibadetlerden birisi olup, getirilmediğinde bu sevaptan mahrum kalınmaktadır. Ezana benzer sözleri olan kamet, ezana göre ise daha hızlı olarak okunur.
Beş vakit namazın yanı sıra ve Cuma namazı ve kaza namazında da kamet getirilmektedir. Ancak Vitir, Teravih, Bayram, Cenâze ve Nâfile namazlarda kamet getirilmez.
İkāmet, namaz vakti girdikten sonra sözlerine ara verilmeden ezandan biraz daha hızlı ve daha alçak bir sesle okunur. Vakitten önce okunması veya vaktinde okunduktan sonra bir süre namaza başlanmaması halinde tekrarlanması gerekir. Kadınların tek başlarına iken veya yalnız kadınların meydana getirdiği cemaat için kāmet getirmeleri Hanefîler’e göre mekruh, diğer mezheplere göre müstehaptır.
Ezanla ikāmet arasında cemaatin farz namaza yetişmesini sağlamak amacıyla bir süre beklemek müstehaptır. Bu hususta kesin bir ölçü bulunmayıp yerine göre iki veya dört rek‘atlı bir namazı kılma süresi gibi süreler takdir edilmiştir. Akşam namazında ise beklemeden kāmet getirilir; bu namazda ezanla ikāmet arasındaki kısa fâsılanın, oturmadan ayakta üç kısa âyet okuyacak kadar bir süre veya hafif bir oturma kadar olacağı şeklinde görüşler ileri sürülmüştür.
Ezanda olduğu gibi ikāmet de erginlik veya temyiz çağına gelmiş bir kimse tarafından ayakta okunmalıdır. Abdestsiz okumak ve zaruret olmadığı halde ikāmet sırasında konuşmak mekruhtur. İkāmet ve ezanın farklı kişiler tarafından okunmasında herhangi bir sakınca bulunmamakla birlikte ezan okuyan kişinin ikāmeti de okuması daha uygundur (Ebû Dâvûd, “Ṣalât”, 30; Tirmizî, “Ṣalât”, 146).
Cemaatle kılınan namazlarda cemaatin, ikāmetin hangi kısmında ayağa kalkmasının uygun olacağı konusunda farklı görüşler vardır. Hanefîler kāmet getiren kişi “Hayye ale’l-felâh” deyince, Şâfiîler ikāmet bittikten sonra kalkılmasını uygun görürken Hanbelîler, “Kad kāmeti’s-salâh” denildikten sonra kalkılmasını sünnet kabul ederler. Mâlikî mezhebine göre bu konuda herhangi bir sınırlama yoktur.
Bir camide cemaatle namaz kılındıktan sonra gelen kimselerin ezan okuyup kāmet getirmeleri Hanefîler’e göre mekruhtur. Mâlikî ve Şâfiî mezheplerinde tercih edilen görüşe göre ise sonraki cemaat için ezan ve ikāmet müstehaptır. Ancak kendileri işitebilecekleri bir sesle okumalıdırlar. Mescidin bir yol kenarında bulunması, belli bir cemaate sahip bir mahalle veya semt camisi olmaması yahut kendi cemaatinden önce başkalarının namaz kılması halinde Hanefîler de bu görüşü benimser. Hanbelîler ise ezan ve ikāmet okuyup okumamayı kişinin tercihine bırakmışlardır.
İkāmeti duyan kimsenin ikāmet sözlerini tekrar etmesi, “Hayye ale’s-salâh” ve “Hayye ale’l-felâh” sözlerinin yerine de “Lâ havle ve lâ kuvvete illâ billâh” (Bütün güç ve hareket ancak Allah’ın iradesiyledir) cümlesini söylemesi, “Kad kāmeti’s-salâh” cümlesinden sonra da Hz. Peygamber’den rivayet edilen “Ekāmehallāhü ve edâmehâ” (Allah namazı sürekli kılsın) (Ebû Dâvûd, “Ṣalât”, 37) şeklindeki duayı ilâve etmesi müstehaptır.