İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu, Çekmeköy-Sancaktepe-Sultanbeyli Metro Hattı TBM çıkış töreninde açıklamalarda bulundu.
“Bize İstanbul’da en az oy veren ilçelerden birisi de olsa Sultanbeyli, onlarla bu gururu yaşamaktan mutlu olan anlayışın belediye başkanlarıyız” diyen İamoğlu, “Diğerleri gibi, oy hesabı üzerinden hizmet planlaması yapanlardan değiliz. Bizden ve bizden olmayanlar diye insanlara bakan bir gözlüğe sahip asla değiliz. Tam aksine, bizim gözlerimiz insanların bir çift gözüne bakan, onları hisseden 86 milyon insanına eşit, 16 milyon insanına eşit bakan, aynen o bir çift mavi göz gibi, Atatürk’ün bu Cumhuriyeti kurduğu andaki gözler gibi bakan insanlarıyız” ifadelerini kullandı.
“BÜTÜN DÖNEMLERİN KÂRI DA ZARARI DA BİR BİZİM CEBİMİZE YANSIYOR”
Çekmeköy-Sancaktepe-Sultanbeyli Metro Hattı TBM çıkış törenine katılan İmamoğlu şöyle konuştu:
“Bu işin bir önceki, bu dönemi, bir sonraki dönemi diye bir şey yok. Bütün dönemlerin artısı da eksisi de kârı da zararı da bizim cebimize yansıyor. Yani milletçe bizim cebimizden çıkıyor. Dolayısıyla maharetli bir iş, sağlıklı bir iş planı, doğru planlanmış ve vatandaşımızın sorununu çözen bir projecilik anlayışından; o partili, bu partili yok, hepimiz faydalanıyoruz. Hepimizin faydasına.
Bu yönüyle İstanbul’da bizden önceki, özellikle o 5 yıl, altını çiziyorum, 2014-2019 arası raylı sistemler işinde ihale yapmanın dışında; yönetim çuvallamıştır. Bu kadar net. Bunun başka bir izahı yoktur. Başka bir tarifi de yoktur. Bu çok nettir.”
“GURURLA SÖYLÜYORUM…”
İmamoğlu, şu ifadeleri kullandı:
“O bağlamda, biz bu 5 yılda; onları toparlayan, bitiren, sıfırdan başlamak zorunda kalmayan, yeni projeleri hazırlayan, hazırladığımız 1,6 milyar Euro, ki şu anda 1 milyar Euro’ya yakın da çalışmalarımız sürüyor, 2,5 milyar Euro’yu yeni projeler için bulan, ilave 50-60 kilometre daha bitirmenin ya da sonuna gelmiş olmanın gururunu yaşamak isterdik. Ama ne yazık ki, kaybedilmiş yılların telafisi, rehabilitasyonu ya da toparlanması süreci görevini üstlendik. Layıkıyla da yaptık. Gururla söylüyorum.
Bitirdiğimiz, bitirmek üzere olduğumuz; hiçbir projede gaza bastığımız… Göreve gelip, projeleri idrak edebilme, analiz edebilme sürecimiz en az 6 ay, 7 ay, 8 ay sürdü. Aslında bizim insanımızı, elini kolunu, dilini, tarzını, bilgisini siyasetin cenderesi altında sıkıştırmazsanız özgür iradesiyle, bütün becerisini masaya koyabildiği, bütün karakteriyle iş yapabilme arzusunu en üst seviyeye taşıyabildiği atmosferi sağladığınızda bizim insanımızın önünde hiçbir engel kalmaz. Bunun adı ister mühendis, ister yüklenici, ister taşeron, ister emekçi olsun.”
“TÜRK MÜHENDİSLERİ TARAFINDAN HAYATA GEÇİRİLEN METRO ARAÇLARI ÜRETİMİMİZİ YÜRÜTÜYORUZ”
“Bu 4-4,5 yılda gerçekten İstanbul modeli kavramıyla, İBB’nin halkçı, dayanışmacı belediyecilik anlayışıyla, projelere bakışıyla yeni bir vizyonu, yeni bir anlayışı, 21. yüzyıla yakışan, Cumhuriyetimizin 100. yılında ivmelenen, sıçrayacak bir Türkiye ekonomisine örnek teşkil eden bir başarılı süreci ortaya koymuş bir ekiptir. Bu anlamda, bütün yol arkadaşlarımı, ekip arkadaşlarımı, paydaşlarımızı yürekten teşekkür ediyorum, başarılarının devamını diliyorum.
Cumhuriyetimizin 100’üncü yılında bu projeleri bitirmek, yeni projeleri hazırlamak, Hızray gibi, İstanbul’un en doğusunu en batısına bağlayan 55 dakikada yaklaşık 80 kilometreyi alabilecek ve İstanbul’un nefes almasını sağlayabilecek ulaşımdaki hızı arttırabilecek, İstanbullunun en büyük şikayeti olan ulaşımda birbirine bağlantılı raylı sistem ağının kullanılabilme imkânını arttıracak Hızray projesinin hazırlıklarını büyük oranda tamamlamış bir yönetimiz. Çok vizyon bir iştir. Evet, maliyeti yüksek bir iştir ama bir o kadar İstanbul’un geleceğini pırıl pırıl bir hâle getirecek bir iştir.
Cumhuriyetimizin 100’üncü yılında Metro İstanbul şirketimiz raylı sistemler ve bütün kurumsal iş birliğimizle TRAM34 ismiyle Türkiye’ye Türk mühendisleri tarafından hayata geçirilen metro araçları üretimimizi yürütüyoruz. Bu aslında Türkiye’de yüzde 100 İstanbul’u ürün olacak olan, yüzde 60 yerlilik oranıyla Türkiye’de bu özelliğe sahip ilk raylı sistem aracı şeklinde tasarlanan TRAM34’ü yaşama geçiriyoruz.”
“ARTIK TÜRKİYE ÖNÜNE DAHA GÜÇLÜ BİR ŞEKİLDE BAKMAK ZORUNDA”
“Her yerde ısrarla söylemek istediğim bir şey var. Türkiye farklı gündemlerle ve Türkiye ne yazık ki halkımızın ne yazık ki itibar etmediği birtakım mevzularla vakit öldürüyor, vakit geçiriyor ve geçirdi. Bugün ekonominin düştüğü durum ne yazık ki, Türkiye’de kural dışı, liyakatsiz ve gerçekten ve gerçekten, asla ve asla hiçbir ortamda izah dahi edemeyeceğimiz uygulamalar sonucunda, dar gelirlinin daha yoksullaştığı, emeklinin neredeyse, çok özür dileyerek, muhtaç hâle getirildiği, dilenir hâle getirildiği bir süreci milletimize yaşatan bir ekonomik düzene biz, hepimiz maruz kaldık.
Bugün ülkede, ekonomik itibarın dünya ölçeğinde ne kadar düştüğünü, bir meseleyle ilgili borçlanma yapmak istediğinizde, dünya çapında bir finans kaynağı bulma noktasına geldiğinizde, en itibarsız oranlarla, en yüksek, en pahalı para bulma mekanizmalarıyla karşı karşıya geliyorsunuz. İşte, Türkiye tam da bu anlamda liyakatsiz bir sürecin sonucu buraya geldi. Artık Türkiye ekonomide, sosyal adalette, birçok konuda önüne daha güçlü bir şekilde bakmak zorundadır. Yerel dinamikler aslında bu işin başlangıç noktasıdır. O bakımdan biz belediyelerimize sadece insanımıza güncel ihtiyaçlarını karşılama sistemiyle baş başa bir kurum ya da mekanizma olarak bakmıyoruz. Belediyelerimize ülkemizin geleceğinin örnek uygulamalarının, kuluçkalarının hayata geçirildiği odaklar olarak bakıyoruz. Bu yönüyle bu 5 yılda biz yaptığımız işin Türkiye’nin geleceğini temsil ettiğini ve geleceğinde Türkiye’de yapılacak doğru uygulamalarının örnek bir merkezi olduğunun farkında olarak hareket ettik.”
İmamoğlu sözlerine şöyle devam etti:
“Biz aslında bu ülkenin 2028 sonrası daha güçlü bir Türkiye, daha vizyoner bir Türkiye, ekonomiden kültüre, sanata, yaşamdan demokrasiye, gelir dağılımından birçok hususa kadar nasıl bir ülke hayal ediyorsak, çocuklarımızın, gençlerimizin bu ülkede mutlu ve müreffeh bir ortamda yaşamalarını nasıl istiyorsak ona dönük bir zemini var etme konusunda yoğun bir çaba içerisinde olan yönetim ve belediyeyiz. Biz meseleye sadece dar çerçeveden değil, 360 derece bakabilecek kabiliyete sahip, güçlü bir hem siyasi ekip hem bürokratik bir ekip hem de toplum olduğumuzu düşünüyoruz. Çünkü İstanbul’un 16 milyon insanının marifeti dünyada çok az şehirde vardır. Yani temelde biz insanımıza güveniyoruz. Temelde biz milletimize güveniyoruz. Bu güvenle yol yürüyoruz.”
“DİĞERLERİ GİBİ, OY HESABI ÜZERİNDEN HİZMET PLANLAMASI YAPANLARDAN DEĞİLİZ”
“Yakın dönemde, İstanbul’da belediye başkanlığı yapmış bir kişinin, tabii ki bize en çok oy veren kişinin semtlere, ilçelere metro götüreceğiz dediği günden, bize en az oy verse de büyük bir çabayla, büyük bir gayretle oraya bir hizmeti getirdiğimizde, yani Sultanbeyli-Çekmeköy arasında yeraltındaki o tünelleri bitirdiğimizde, ben onlara yeraltı solucanları diyorum, o solucanları TBM’lerin işini bitirip gururla yukarıya çıkarttığımızda bize İstanbul’da en az oy veren ilçelerden birisi de olsa Sultanbeyli, onlarla bu gururu yaşamaktan mutlu olan anlayışın belediye başkanlarıyız.
Diğerleri gibi, oy hesabı üzerinden hizmet planlaması yapanlardan değiliz. Bizden ve bizden olmayanlar diye insanlara bakan bir gözlüğe sahip asla değiliz. Tam aksine, bizim gözlerimiz insanların bir çift gözüne bakan, onları hisseden 86 milyon insanına eşit, 16 milyon insanına eşit bakan, aynen o bir çift mavi göz gibi, Atatürk’ün bu Cumhuriyeti kurduğu andaki gözler gibi bakan insanlarıyız.”