News
News
İğne ve ipliği 16 yaşından beri elinden düşürmeyen Zeynel Sezer, mesleğe 1956’da İstanbul’da başladı. Askerden döndükten sonra 1963’te dükkan açan Sezer, geçen yılların ardından 2017’de emekli olarak memleketi Giresun’un Espiye ilçesine yerleşti.
Dükkanını kapatmasına rağmen çok sevdiği mesleğinden vazgeçemeyen Sezer, ilçe merkezinde terzilik yapan arkadaşı Coşkun Temel’in işlerine yardım etmeye başladı. Kazanç değil hoş vakit geçirmek için çalışan Sezer, ustalığı ve işine olan aşkıyla çevresinden de takdir görüyor.
Zeynel Sezer, çocukluk ve ilk gençlik yıllarında terzilik, berberlik ve kundura çıraklığı yaptığını, daha sonra bu meslekler arasından kendisine en uygun gördüğü terziliği seçtiğini söyledi.
Terziliğin temiz bir meslek olduğunu ifade eden Sezer, “Kravatını takarsın, çalışırsın. Bayramlarda çok elbise dikiyorduk, çok güzel zamanlardı” dedi.
Sezer, 1990’lı yıllardan sonra terzilerin iş yoğunluğunun azaldığını dile getirerek, yalnızca ünlü ve güzel iş yapan terzilerin ön plana çıktığını anlattı.
“BANA BİR UĞRAŞ OLSUN”
Mesleğini çok sevdiğinin altını çizen Sezer, “Mesleğimi çok sevmesem bu yaşımda terzi arkadaşımın işlerine yardım etmem. Terzilerde muhabbet çok olur. Terziler, berberler muhabbet yeridir, her şeyi konuşabiliriz” ifadelerini kullandı.
Sezer, vaktini evde boş durarak geçirmeyi sevmediğini vurgulayarak, “Gelirim, burada arkadaşımın yanında ona yardım ederim, ufak tefek iş olduğunda onları yaparım. Buradan pek kazancım yok. Kazanç için değil de bana bir uğraş olsun, vakit geçsin” diye konuştu.
Mesleğin inceliğinin, işi çok iyi yapmak olduğuna dikkati çeken Sezer, şöyle devam etti:
“İşi çok temiz yapacaksın, sonra müşteriye iyi davranacaksın. Müşterinin provasını, regulasını çok iyi yapacaksın. Zaten bir terzinin provası ve regulası iyi olursa elbiseyi güzel diker. Bunlar terzilikte çok önemlidir. Mesela ben bir kişiyi giyindiriyorum, cekette nerede ne hata var vücuda göre ayarlıyorum, sonra dikip teslim ediyorum.”
Sezer, elbiselerde tamirat işleri yaptığını, takım elbise siparişlerinin yok denecek kadar az olduğunu sözlerine ekledi. (AA)
