Hür Dava Partisi (HÜDA PAR) Genel Başkanı ve İstanbul Milletvekili Zekeriya Yapıcıoğlu, Mardin’in Kızıltepe ilçesindeki Öğretmenevi’nde düzenlenen basın toplantısında gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
Hükümet ile sendika temsilcileri arasında devam eden memur ve emekli maaşına zam pazarlıkları hakkında konuşan Yapıcıoğlu, bir emeklinin 7 bin 500 lira maaşla geçinmesinin mümkün olmadığını söyledi.
Yapıcıoğlu, “Açlık sınırının çok çok altında bir rakamdır bu. Mutlaka yılbaşı beklenmeden bir ara formül ile emeklilere de seyyanen bir zam yapılmalıdır. En az 5 bin TL emeklilere seyyanen zam yapılmalıdır” dedi.
‘EĞİTİMİN SORUNLARI VAR’
Rudaw’da yer alan habere göre, Türkiye’de 2023-2024 eğitim ve öğretim yılının 4 Eylül’de başlayacağını hatırlatan HÜDA PAR lideri, “Eğitimin sorunları var. Eğitimle ilgili çok güzel binalar yapıldı ama maalesef başta müfredat olmak üzere çok ciddi sorunlarımız var. Eğitim sorunlarından kaynaklı olarak çok farklı bazı sorunlarla da memleket boğuşmaya devam ediyor” yorumunu yaptı.
Sokaklarda uyuşturucu kullanan gençlerin görüntüsünün acı verici olduğunu belirten Yapıcıoğlu, “İstatistiklere göre 2022 yılında çocukların karışmış oldukları suçların sayısı 600 binin üzerinde. Bu, bir önceki yıla göre yüzde 20’nin üzerinde bir artış demektir. Mutlaka bunun üzerinde çok ciddi düşünmemiz, kafa yormamız ve eğitim politikamızı, müfredatımızı gözden geçirmemiz gerekiyor. Tabiri caizse bir eğitim devrimine muhtacız” diye konuştu.
Yapıcıoğlu, eğitimle ilgili bir diğer sorunun da okul ve öğrenci masrafları olduğuna dikkat çekti.
‘YASAL VE ANAYASAL ENGELLER VAR’
Ana dilinde eğimin önünde engeller bulunduğunu aktaran Yapıcıoğlu şu ifadeleri kullandı: “Anayasaya göre Türkçeden başka hiçbir dil Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarına anadilleri olarak öğretilemez. Hem Anayasaya göre hem de eğitim kanunlarına göre eğitimin dili Türkçedir. Bu yasal engeller var olduğu müddetçe herhangi bir dilin ana dili olarak vatandaşlara öğretilmesinin önü açık değildir ve başka bir dilde eğitim yapmak da mümkün değildir. Biz diyoruz ki bir memlekette farklı dilleri konuşan insanlar vatandaş olarak birlikte yaşıyorsa her bir vatandaşın ana dilinin onu tarafından öğrenilmesinin önünde yasal ya da anayasal engeller varsa bu engeller kaldırılmalıdır. Ana dilinde eğitim de buna dahildir.”
“Türkiye Cunta anayasasından kurtulmalıdır” diyen Yapıcıoğlu, “Herkesin kendisine göre talepleri olabilir, herkesin kendisine göre kırmızı çizgileri olabilir ama bu kırmızı çizgiler masanın üzerinde olursa siyasi partiler bir araya gelip yeni anayasayı tartışamıyorlar. Herkesin kırmızı çizgileri cebinde olsun. Biz birlikte ön şartsız bir masa etrafında toplanalım, birlikte bir anayasayı nasıl kaleme alabileceğimizi tartışalım, konuşalım” dedi.
Yapıcıoğlu bir soru üzerine, “Yerel seçimlere kendi başımıza girecekmişiz gibi hazırlanıyoruz. Fakat bu ‘Mutlaka kendi başımıza gideceğiz, herhangi bir ittifak olmayacak’ demek değildir. Şartlar oluşursa ittifak ile de girebilir, bir ittifak içerisinde yer alabiliriz” yanıtını verdi.
Faiz sisteminin sadece enflasyonun sebebi değil, işsizliğin ve gelir dağılımındaki adaletsizliğin sebebi olduğunu belirten Yapıcıoğlu, “Faiz toplumsal huzurun altına yerleştirilmiş bir dinamittir. Faiz, kapitalist ekonomik sistemin olmazsa olmazıdır ve bu sistem sömürü ile düzenli olarak krizler getiriyor” dedi.
KAYYIM ATAMALARI…
Yapıcıoğlu, belediyelere kayyım atanmasıyla ilgili bir soruya ise şöyle yanıt verdi: “Bir kişi sadece siyasi görüşünden dolayı takibata uğramamalı, ama bir kişi de siyasi bir kimlik taşıyor diye suç işleme özgürlüğüne de sahip değildir. Eğer işlerse bunu bir bedeli vardır. Kim suç işlerse onun müeyyidesi gelir onu bulur. Eğer seçimle bir makama gelmiş bir kişi bir suç işlerse ve onun o makamda durması daha büyük zararlar doğurursa buna karşı bir tedbir geliştirilmesini anlarız.
Ama daha önce kanunda şöyle bir şey vardı. Eğer bir Belediye Başkanı suç işlediğinde o görevden alınması gerekiyorsa görevden alındıktan sonra belediye meclisi kendi arasından birisini başkan vekili olarak seçer yeni başkan seçilinceye kadar bu şekilde giderdi. Şu anda merkezi hükümet tarafından atama yapılıyor. İl belediyelerine İçişleri Bakanlığı, ilçe belediyelerine de Valilik tarafından atama yapılıyor. Biz diyoruz ki Belediye Meclisi’ni devre dışı bırakmak doğru değildir.
Fakat şu hususun da altını çizelim, daha önce de aslında belediyelerde kayyumlar vardı. Daha önce Kandil’in atadığı kayyumlar belediyeleri idare ediyordu, şimdi Ankara’nın atadığı kayyumlar belediyeleri idare ediyor. Olan şey aslında Kayyum değişikliğidir. Bu gerçeği de unutmamak gerekir.” (HABER MERKEZİ)