Trabzonspor ve Türk futbolunun unutulmaz isimlerinden Hami Mandıralı, TSYD Trabzon Şubesi dergisine konuştu. Mandıralı, Trabzonspor’un geçen sezon yaşadığı şampiyonluktan bu sezona uzanan süreci yorumladı, kendi futbolculuk ve teknik direktörlük dönemindeki bazı detayları anlattı.
Trabzonspor’un geçen sezon hak ederek şampiyon olduğunun altını çizen Hami Mandıralı, “Doğru planlama, inanma, çok çalışma, birliktelik, camianın desteği, her şey doğru yapıldı ve Trabzonspor şampiyon oldu. Mükemmel bir sezon oldu. Şampiyonluk bu kulübe, bu camiaya çok yakıştı gerçekten. Ardından doya doya eğlenerek yapılan kutlamaları ile de tarihe geçti. Camiaya yakışır şekilde gerçekleşen ve tek bir olumsuzluğun dahi yaşanmadığı o kutlamalar herkese örnek oldu. Sadece ülkemizde değil, dünyanın dört bir yanında insanlar eğlendi ve Trabzonspor, futbolun ne kadar güzel bir spor olduğunu bir kez daha bu kutlamalar ile herkese gösterdi. Bunun için de ayrıca mutluyuz, gururluyuz” ifadelerini kullandı.
“Kendi kendimizi tüketmeyelim”
Trabzonspor’un şampiyon kulüp olarak yeni sezona girdiğini belirten Mandıralı, “Şampiyon takım olarak yeni sezona girdi Trabzonspor. Tabi ki yeni sezon öncesi hazırlanan kadro planlamaları birebir işlemez, ayrılanlar olabilir, sakatlıklar olabilir, transferlerde son dakika sürprizleri çıkar, yeni transferlerin uyum süreci uzayabilir. Yeni sezona fazla adam alarak girdi Trabzonspor, kadro çok geniş oldu, değişimler yaşandı. Bunların birbirine alışması, teknik direktörün sistemine uyumu zaman alabilir. Buna da sabır göstermemiz lazım. İnsanlarımız çok sabırsız. Bu takımın 2 ay önce şampiyon olduğunu ne yazık ki unutuyor. Bu şekilde, en küçük bir olumsuzlukta bazen ağıra kaçan eleştiriler olmamalı bence. Bu ekip, bu yönetim, bu teknik ekip ve futbolcular geçen sezon doğruları yaparak şampiyon oldu, yine başarabilirler. İki sonuçla camianın kopma aşamasına gelmesi, sert eleştirilerin başlaması inanılır gibi değil. Bu fırsatı kimseye vermemiz lazım. Biz çok büyük camiayız. Kendi kendimizi tüketmeyelim. Bizim başarılı olmamızı bizden başka kimse istemiyor. Yönetim, taraftar, hepimiz birbirimize sarılalım, hoşgörüyle yaklaşalım. Bizim bizden başka dostumuz yok. Bu kulüp bizim, bu oyuncu grubunu korumalı, sahiplenmeliyiz. Trabzonspor çok zor dönemler yaşadı, üstesinden gelip birçok kupaya uzandı, en sonunda da şampiyonluk geldi. Şimdi daha da güçlüyüz, yeni başarılara rahatlıkla imza atacak bir ortamdayız. Yeter ki kopmayalım, el ele verelim, küçük hatalarda birbirimize sırtımızı çevirmeyelim. Biz el ele verince neler yapabileceğimizi herkese gösterdik zaten” cümlelerine yer verdi.
“Kendi istatistiklerim değil, Trabzonspor’un menfaatleri her şeyden önce gelir”
Başarıları Trabzonspor formasıyla yakalamanın çok kıymetli olduğunu dile getiren Mandıralı, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Trabzonspor’da takımın parçası olarak çok az maç oynamamıza rağmen, Avrupa maçlarında en çok gol atan oyuncusu olmak şahsıma gurur veriyor. Ligde de öyle, Trabzonspor’un en çok gol atan ismiyim, bu şekilde Türk futbol tarihine geçmek, hayatımın en önemli değeri olarak yer almıştır. Hem de bunları, Trabzonspor forması ile başarmak her şeyi daha kıymetli kılıyor. Bunun onuru, gururu ile yaşıyorum. Çok gol attım, onların hepsi değerli. Tabi ki bazıları çok stresli, zorlu maçlarda oldu. Ama ben Trabzonspor’un her maçını kazanmasını isteyen birisi olarak asla maç seçmedim, her maçta aynı konsantrasyonla gol atmaya, attırmaya, takımıma, sevdiğim bu camiaya katkı yapmaya çalıştım. Bireysel olarak Yaradanın verdiği yetenekleriyle futbola bazıları da jeneriklik olan gollerle hizmet ettim. Bir futbolcu için en güzel sonuç kazanmak, hem de gol atmak. Ben sevdiğim bir takım adına çok gol attım ama en az yarısı kadar da attırdım. Belki kendi vurabileceğim pozisyonda arkadaşlarıma asist yaptım. Maç içinde daha müsait birisi görünce asla egoist olmam çünkü kendi istatistiklerim değil, Trabzonspor’un menfaatleri her şeyden önce gelir. Önce can, önce canan derler, benim için önce Trabzonspor gelir çünkü bu takıma milyonlarca gönül veren, her maçını sabırsızlıkla bekleyen, maçın her anını soluksuz yaşayan insan var. Onları mutlu etmek her türlü bireysel duygudan, her şeyden öndedir. Kendi adıma, güzel şeyler yaparak yar edindik, yer edindik.”
Hami Mandıralı, cümlelerine şöyle devam etti:
“Benim en zayıf noktam, kornere çıkıp kafa vurmaktı. Ben kendimi bu konuda iyi yetiştiremedim. Birebir de en iyi sıçrayanlardan biriydim ama kalabalık ortamda hiç kafa golüm olmadı, çok nadir. Bireysel kendi becerilerimle gol attığım için belki de ihtiyaç duymadım ama o yönümü geliştirebilirdim. Çünkü çalışmayı çok seven biriydim.”
“Yine çağırsalar yine gelirim”
Trabzonspor söz konusu olunca pişmanlığın söz konusu olamayacağını aktaran Mandıralı, “En büyük sevdamız Trabzonspor’da futbol oynayıp iz bıraktık, ardından teknik adamlık yaptık. Orada da büyük izler bırakabilirdik. Belki çok daha olumlu şartlarda görev yapabilirdik. Ama Trabzonspor söz konusu olunca hiçbir şeye bakmam, duygusal davranırım. Trabzonspor olayın içinde olunca akan sular durur. Trabzonspor çağırdı mı, kadro yapısı, şartlar neymiş bakmadan her şeye karşın geliyorsunuz. Yine çağırsınlar yine gelirim. İlk geldiğimizde ikinci adamdım, Mustafa abi (Akçay) ile takımımızı sahiplendik. Bir futbol adamı olarak korumaya çalıştık. Başarısı için ne gerekiyorsa yaptık. Ama bir süre sonra şartlar değişti, göreve geldim, 14 maç takımın başında kaldım. Tarihin en az ücreti ile çalıştık, ses çıkarmadık, 14 maçta takımı UEFA’ya taşıdık” diye konuştu.
“İsim değil yürek oynar”
Trabzonspor’un kendisine kimlik verdiğini vurgulayan Mandıralı, “Trabzonspor benim hayatım, bana kimlik verdi, onunla yaşıyorum. İkinci dönemimde kadro yapısı belli zaten, Başkan davet etti, gel deyince bir şey demeden gelmek yakışırdı. Tecrübeli isimleri kadro dışı bıraktım, gençlerle yol almaya çalıştık. İsimsiz gençleri futbola kazandırdık. Kısıtlı kadroya rağmen önemli isimleri kadro dışı bırakırken karakterimle yol aldım. İsim değil, yürek oynar çünkü. Malouda, Zokora, Cavanda, onları ve diğer Türk oyuncuları yan sahada çalıştırmak kolay karar değil. Biz sadece Trabzonspor’un değerlerini düşünerek hareket ettik. Yine de çok iyi niyetle, inanın gece gündüz çalıştık, hiçbir şeyden şikayet etmeden, gençlerle ilerledik, taraftarla, basınla hep beraber o günleri en iyi şekilde aşmaya çalıştık. Aile olduk. Farklı kadrolarla farklı başarılar elde edebilirdik ama bizim dönemimizin gerçekleri vardı. Ancak asla pişmanlık duymadım, Trabzonspor söz konusu olunca pişmanlık olmaz” şeklinde konuştu.
“Şota, Cardoza ve Bosingwa..”
Türk futbolunun kurtuluşunun alt yapıdan geçtiğini sözlerine ekleyen Mandıralı, konuşmasını şöyle tamamladı:
“Her zaman diyorum, öncelik alt yapı. Türk futbolunun kurtuluşu gerçek anlamda yönetim kurullarının alt yapıya kıymet vermeleri. Ama yabancı alıyorsanız sadece ismine değil, karakterine, buraya uygun olup olmadığına da bakacaksınız. Ben Shalke’ye kupalarda 4 gol attım diye beni almadılar, yıllarca araştırdılar, karakterime bakıp karar verdiler. Mesela Bosingwa geldi, Cardozo geldi, hep yardımcı olmaya, sorun değil çözüm olmaya çalıştılar. Karakterleri ile bu formaya layık oldular. Trabzonspor’a futbolcu alıyorsanız onlar gibi, Şota gibi isimleri bulmanız lazım.”