35 yaşındaki Ramazan Sincar 2012 yılında İstanbul’dan Samsun’a giderken trafik kazası geçirdi. Yol kenarında dinlenmek için durduğu sırada arkadan gelen aracın çarpmasıyla omurilik felci olan ve vücudunun yüzde 90’ını kullanamaz hale gelen genç öğretmen, iki yıl boyunca hastanelerde yaşam mücadelesi verdi.
HAYATA KÜSMEDİ
Hem mesleğinden vazgeçmeyen hem de hayata küsmeyen Ramazan öğretmen, 8 yıldır Bahçelievler’deki Füsun Yönder Anadolu Lisesi’nde öğrencilerine umut vermek için çalışıyor.
Kaza öncesi futbol ve hentbolla ilgilenen evli ve bir çocuk babası Sincar, tekerlekli sandalyesinde şimdilerde masa tenisinde dereceler alıp, öğrencileriyle beraber başarıdan başarıya koşuyor. Ramazan öğretmenin yardıma ihtiyacı olduğunda da ilk koşan öğrencileri oluyor.
Ramazan Sincar, “Uyandığında vücudunun yüzde 90’ını kullanamıyorsun. Bu çok ağır bir travma. İnancım beni ayakta tuttu. Ailem ve arkadaşlarımdan gördüğüm destek, sonrasında eşimle tanışmam, eşimin bana desteği beni ayakta tuttu. O dönemde emekliliğe ayrılıp öğrencilerimle olmasaydım belki bu kadar başarılı olamazdım. Çok zor günler geçirdim. Gözyaşlarıma yastığım şahittir. Hayata tutunmayı bildim, başardım. Her yıl bin tane öğrencinin hayatına dokunuyorum. Her sınıftan 15 öğrenci bunun farkına varsa belki binlerce insanı değiştireceğim. Toplumu ancak bu şekilde değiştiririz. Hiçbir engelli birey evinde kalmasın” dedi.
“ÖĞRENCİLER ŞAŞIRDI”
Sincar, tekerlekli sandalyeyle okula ilk gittiği anı da anlattı: “O an çok zor bir duyguydu. Şimdiye kadar ayaktasın. Tekerlekli sandalye ile nasıl yaşayacağımı da bilmiyorum. İlk göreve başladığımda arabadan inmeye bile utandım. Çocuklar bana bakacak, ne yapacağım diye düşünceler kapladı içimi. Arabadan indim, dersime geldim ve hiçbir şey yok gibi dersimi anlatmaya devam ettim. Öğrencilerin bakış açısı çok farklıydı. Bir öğretmen derse gelecek, bir beden eğitimi öğretmeni, hayal edilen bu değil. Şaşırdılar, aralarında konuşmalar başladı. Ben dersimi anlattım. Okulda masa tenisi takımı kurdum. Dereceler yaptık.”
“Öğrencilerimin gözümün içine bakması bile bana yetiyor. Bana değer vermeleri yetiyor. Ben okula geldiğimde öğrenciler yardım ister mi diye gözümün içine bakıyor. Ben yardım istemeden kimse bana yardım etmeyecek diye bir kuralım var. Onların hayatımda olması bana yetiyor. Öğretmen olmak çok güzel bir duygu, çok kutsal bir meslek yapıyoruz. Ülkenin her kademesindeki insanları bir öğretmenin elinin altından geçiyor, muhakkak bir öğretmen onun hayatına değiyor. Biz de onların hayatına değmeye, etki etmeye çalışıyoruz. Onların varlığı bana en güzel hediye, gurur kaynağı. Onlarla beraber olmak beni mutlu ediyor.”
“MÜCADELECİ OLMAYI ÖĞRETTİ”
Yakup Eren Özdemir, “Ramazan öğretmen bizi çok geliştiriyor. Bizimle ağabey kardeş gibi ilgileniyor. Bana örnek oldu. Pes etmemeyi, insanların ne dediğini umursamamayı öğretti. Zorluklara karşı güç göstermeyi, mücadeleci olmayı öğretti. Onu çok seviyorum” dedi.
Melis Gül Sarıkaya da, “İki yıldır Ramazan öğretmen ile beden eğitimi dersi görüyoruz. Faaliyetlerimiz oluyor. İlk gördüğümüzde çok şaşırdık ama sonra alıştık. Şimdi derslerimizi çok güzel işliyoruz” ifadelerini kullandı. (DHA)