Av yasağının 1 Eylül’de sona ermesiyle balıkçılar yeniden ağ atarken, Bandırma Onyedi Eylül Üniversitesi Denizcilik Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Mustafa Sarı’dan uyarı geldi.
Geçmiş yıllara oranla avlanan balık miktarının azlığına dikkat çeken Prof. Dr. Sarı, “Biz veriyle çalışırız, veriye bakmak zorundayız. Umudumuzu koruyalım balıkçılarımıza iyi dileklerimizi iletelim, zor işlerinde kolaylıklar dileyelim ama bilim veriyle çalışır. Veriler, çok umutlu değil” dedi.
“DURUMU GÖRMEK İÇİN UZMAN OLMAYA GEREK YOK”
Denizlerin tamamından 20 yıl önce 600 bin ton balık avlandığını söyleyen Sarı, geçen yıl bu oranın 300 bin ton olduğunu belirtti. Avlanan balık miktarının geçen 20 yılda yüzde 50 azaldığına dikkat çeken Sarı, şunları söyledi:
“2000’li yıllarda biz denizlerimizin tamamında 500-600 bin ton arasında seyreden bir balık alıyorduk. Şu anda 2021 yılı istatistiklerine göre 300 bin tonun azıcık üstünde bir avcılık yaptık. Yarı yarıya azaldı. Ne avlıyorduk o yıllarda? Hamsi avlıyorduk, şu anda da olduğu gibi çoğunlukla. Ne kadar avlıyorduk? 350 bin tonlar civarında hamsi avlıyorduk. Geçen yıl avladığımız hamsi ne kadar? 150 bin ton civarında. Yarı yarıya azaldı. İstavrit, lüfer, sardalya, çaça hepsinde azalma var. Dip balıklarından bahsetmiyorum bile. Mezgit azalarak devam ediyor. Barbun, tekir, paşa barbunu azalarak devam ediyor. En kıymetli balıklarımızdan lüfer 25 bin tonlar civarında avlanıyordu, 5 bin tona geriledi. Bütün bunları üst üste koyduğumuzda aslında işlerin iyi gitmediğini görüyoruz. İşlerin iyi gitmediğini görmek için uzman olmaya, ihtisas sahibi olmaya da ihtiyaç yok.”
“SEZONA DEĞİL, BÜYÜK RESME BAKALIM”
İklim değişikliği ve denizlerdeki kirliliğin yanı sıra balıkçılık politikasının da balık miktarındaki azalmada etkisi olduğuna dikkat çeken Prof. Dr. Sarı, “Sezonluk bakmayalım, büyük resme bakalım. Büyük resim düzenli bir şekilde balıkçılığımızın gittikçe kötüleştiğini gösteriyor. Bu rotayı değiştirmeye ihtiyacımız var. Türkiye 1940’lı yıllardan itibaren uyguladığı balıkçılık yönetiminin politikasını değiştirmek zorunda. Deniz bitti, rotayı değiştirmemiz lazım. Bu rotayı Amerika ve Kanada 90’lı yıllarda değiştirdi. Avrupa Birliği 2022 yılında değiştirdi. Komple ortak balıkçılık politikasını değiştirdi. Şili 2013’te, Japonya 2003 yılında değiştirdi. Biz halen eski politikayı sürdürmeye devam ediyoruz. Rotayı değiştirmemiz lazım. Gemi yanlış yönde gidiyor. Biz sürekli geminin içinde düzenlemeler yapıyoruz. Faydası yok rotayı değiştirmemiz lazım” dedi.
“ACI REÇETEYİ ÖNÜMÜZE KOYMAMIZ LAZIM”
Tüm paydaşlarla yeni rota belirlenmesi gerektiğini vurgulayan Prof. Dr. Sarı, “Rota değişikliği illa balıkçılık yönetimi otoritesini yönetenleri değiştirmek, onu bunu değiştirmek anlamına gelmiyor. Tüm taraflar paydaşlar, ilim idare yönetim otoritesi, balıkçılar bir araya geleceğiz, bu acı reçeteyi önümüze koyacağız. Acı reçeteye uygun bir yeni rota belirlememiz gerekiyor. Balık stoklarını sürdürülebilir bir şekilde avlak üzerine bir politika belirlememiz gerekiyor. Şu an öyle değil. İklim değişti. Yani Akdeniz’den itibaren Karadeniz’e kadar denizler sürekli ısınıyor. Denizler ısınırken biz halen aynı şekilde, aynı politikalarla balıkçılığı yönetemeyiz. Denizler kirleniyor, bir taraftan kıyı tahribi artıyor. Habitatlarını tahrip ediyoruz biz bu balıkların, işte müsilaj geçen yıl yaşadık. Tüm bunlar burada dururken biz hiçbir şey olmamış gibi eski düzenle, ‘tarihi biraz öne alalım o gruba biraz fırsat verelim, bu gruba biraz şirin gözükelim’ şeklinde balıkçılığı yönetemeyiz. İşte yönettiğimiz yer bizi 500-600 bin tonlardan 300 bin tonlara getirdi” ifadelerini kullandı.