Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Mehmet Özhaseki, “Çok hızlı bir vaziyette ülkemizi depreme dirençli bir hale getireceğiz zaten. Bu işin üç ayağı var. Birisi bakanlıksa birisi belediyeler, birisi de vatandaş. Bu üçlü bir araya geldiğinde bu iş mükemmel yapılır.” dedi. Özhaseki, DSİ 22. Bölge Müdürlüğü Salonu’nda sektör temsilcileriyle bir araya geldiği toplantıda, şehirlerin geleceğinin, o şehirde yaşayan yerel yöneticilerin ufuklarıyla doğru orantılı olduğunu söyledi. Türkiye’nin bir deprem ülkesi olduğu gerçeğinin unutulmaması gerektiğinin altını çizen Özhaseki, “Son yüzyıllarda gerek ana kara ve denizlerimizde meydana gelen 6 ve üzeri şiddette yıkıcı diye tarif edebileceğimiz deprem sayısı 231. Yani her sene 2 veya 3 tane yıkıcı deprem var bu memlekette. Ana karamızda sadece meydana gelen deprem sayısı ise 60’ın üzerinde. Ölen insan sayımız 130 bin. Böyle bir coğrafyada yaşıyoruz.” diye konuştu.
Özhaseki, tedbiri elden bırakmamak gerektiğini dile getirerek, “Şu anda Türkiye’de 500’e yakın hareketli fay hattı var. Nerede, hangi tarihte, nasıl bir şiddette kırılacağını kimse tahmin edemiyor. Başımıza büyük felaketler gelebilir. Elbette Allah’a tevekkül ederiz, dua ederiz ama tedbiri elden bırakamayız.” dedi. “İkide bir, ikide bir dizimize vurup da depremden sonra ağlamanın bir manası yok” ifadesini kullanan Özhaseki, şu değerlendirmede bulundu: “Mevlana Hazretleri buyuruyor ki; ‘Akıl, dize vurup ah etmek için değildir. Akıl, olan biteni anlayıp ona göre yola revan olmak içindir.’ Biz de çok şükür akıllı insanlarız. Çok şükür gücümüz yerine geldi. Mimarlık, mühendislik fakültelerimiz var, bilim adamlarımız var, hükümetlerimiz güçlü Allah’a şükür. Bu dönemde bizim bu gerçekliği bilerek hareket etmek gibi bir yükümlülüğümüz var.” Özhaseki, “Bizim artık şehirlerimizi, iş yerlerimizi her ne yapıyorsak depreme dirençli ve sağlıklı yapmamız icap ediyor. Bu sağlıksız yapılardan kurtulmamız icap ediyor. Bana göre Türkiye’nin en önemli meselesi bana göre bu sağlıklı şehirlerin inşa edilmesi. Çünkü şehri siz kuruyorsunuz, içinde yaşarken siz zaten şehre benziyorsunuz. Şehirler insanların aynasıdır.” şeklinde konuştu. Bakan Özhaseki, 6 Şubat depremlerini anımsatarak, “Bu depremde Doğu Anadolu fay hattı kırıldı ve orada 18 tane ilimiz etkilendi, 14 milyon insan bundan zarar gördü. Hep yine dizimize vurduk, ah ettik, kalktık imdatlarına yetiştik başta Cumhurbaşkanı’mız olmak üzere gece yarısı ayaktaydı, resmi görevliler, siviller, herkes, sizler.” dedi. “Bu işin tek çözümü var; kentsel dönüşüm” Gece gündüz demeden uğraş verdiklerini anlatan Özhaseki, şunları kaydetti: “Orada ‘CHP’li belediye var’ demedik. Diyemeyiz, insan bizim insanımız, tercihleri başımızın üstüne ve hizmetlerine koştuk. Bu iş zaten siyaset üstü bir iş.
Eğer bunu siyasete alet edersek çok acı sonuçlarla karşılaşıyoruz. Benim bir evvelki bakanlık dönemim Hatay’a davet ettiler, Antakya Belediye Başkanı İsmail Kimyeci; ‘Kentsel dönüşüm yapacağız’ dedi. ‘Peki’ dedim, hesabını, kitabını yaptık. Rezerv alanlar vereceğiz ona, para vereceğiz, kira yardımında bulunacağız evini boşaltanlara. Gittik oraya, alana vardık çok kalabalık, vatandaşın yüzde 80’i kentsel dönüşüm istiyor ama kenarlarda örgüt üyeleri dolu, şimdiki Hatay Belediye Başkanı başlarında tabii, ‘İstemeyiz de istemeyiz.’ Mimar, mühendis odalarının bir grubu. Üzülerek söylüyorum bunları. Nihayetinde kentsel dönüşüm yapılacaktı. Başkanımız çıktı ‘Hoş geldiniz’ konuşmasına, ömrümde öyle galiz küfürler duymamıştım, adamcağız selam bile veremedi indi. Kürsüye çıktım; ‘İstemiyor musunuz?’ dedim, vatandaştan ses yok ama kenardaki örgüt üyeleri ‘İstemiyoruz’ diye bağırıyorlar.” Özhaseki, vatandaşlarla arasında geçen görüşmeyi şu sözlerle anlattı: “Vatandaşlara, ‘Sakin olun yapmıyoruz’ dedim. Siz istemiyorsanız niye yapalım. Ankara’dan ben de kendime iş aramak için gelmedim buralara. Herkesi sakinleştirdikten sonra dedim ki; ‘Arkadaşlar burası Doğu Anadolu fay hattı üzerinde. Türkiye’nin üç tane önemli fay hattı var. Birisi Van Gölü civarından başlıyor Erzincan, Tosya, Tokat’tan devam ediyor, Abant’tan Karadeniz fay hattı. İkincisi Doğu Anadolu fay hattı, Adıyaman’ı Malatya’yı içine alıyor, Hatay’dan Akdeniz’e iniyor. Üçüncüsü de Ege Bölgesi. Yarın bir gün burada deprem olabilir.
Hocalar da (Sırası geldi, akşam sabah burada deprem olur) diyorlar. Gelin mani olmayın da deprem işinde size yardımcı olalım, kentsel dönüşümü yapalım, hiçbirinize zarar gelmesin.’ Mahallenin ismi Emek Aksaray Mahallesi. ‘Eğer belediye yanlış hesap yaptıysa ben düzelteceğim. Belediyede bir tane daire kalıyorsa size geri vereceğim şeref sözü, namus sözü, saatlerce sizi dinleyeceğim.’ Oturdum, gece 11-12’ye kadar herkesi de dinledim fakat örgütler galip geldiler, mani oldular ve bize kentsel dönüşümü yaptırmadılar.” Depremden sonra Emek Aksaray Mahallesi’nden bazı kişileri aradığını ancak hiç kimsenin telefona cevap vermediğini anlatan Özhaseki, “Sonra resmi görevlilerden öğrendim bir kişi bile yaşamıyor. Günah değil mi arkadaşlar?” diye konuştu. “Bu siyasete alet edilir mi? lüzumlu lüzumsuz davalar açılır mı?” sorusunu yönelten Özhaseki, “Şimdi o gün bana mani olanlar vicdanı rahat mı acaba bilmiyorum ki. Varsa eğer vicdanı kaldıysa eğer rahatsız olmaları lazım. Ölünceye kadar tövbe istiğfar etmeleri lazım ama pişkin pişkin geziyorlar. Bir tane çıkın da kentsel dönüşüm yapın da alnınızdan öpeyim, mani olanlara söylüyorum bunu. Yok. Kaçamak bir laf bulmuşlar ‘Bizler rantsal dönüşüme karşıyız’, vallaha biz de karşıyız. Rantsal dönüşüm yapmak isteyen mi var ki ya? Bu işin tek çözümü var kentsel dönüşüm.” ifadelerini kullandı. Özhaseki, 2 milyon 250 bin konutu değiştirdiklerini, 450 bin de inşaatın devam ettiğini vurgulayarak, “Bu bizi kesmediği için yeni yasalar çıkardık.
İnşallah çok hızlı bir vaziyette ülkemizi depreme dirençli bir hale getireceğiz zaten. Bu işin üç ayağı var. Birisi bakanlıksa birisi belediyeler, birisi de vatandaş. Bu üçlü bir araya geldiğinde bu iş mükemmel yapılır.” diye konuştu. Trabzon’da da epey çalışma yapıldığını belirten Özhaseki, şunları kaydetti: “Çömlekçi Mahallesi’ni gördünüz. İyi oluyor değil mi arkadaşlar olduğu zaman. Çok şükür burada mani olmaya çalışanlar çıkmadı. İstanbul’da Fikirtepe’de mani oldular, senelerce insanlar dışarı çıkamadı, emekli insanların çoğu öldü evine kavuşamadılar. Ortada briketten iki odalı bir ev vardı, dava üzerine dava, ideolojik takıntılı avukatlar yaptırmadılar ya. Efendim ‘dava açmak da anayasal bir haktır.’ Biz de biliyoruz kardeşim ama bu insanların güzel evlerde oturma hakkı da var, emekli insanın yaşama hakkı da var. Depreme karşı dirençli evlerde yaşama hakkı daha kıymetli.” “Geçtiğimiz salı günü dağıtımlar yaptık, 76 bin konutu dağıttık” Bakan Özhaseki, deprem bölgesinde çalışmaların sürdüğünün altını çizerek, şöyle devam etti: “Orada 680 bin ev, 170 bin de iş yeri yıkıldı. Güçlü bir vaziyette girdik, binlerce ev devam ediyor. Geçtiğimiz salı günü dağıtımlar yaptık, 76 bin konutu dağıttık. Şu anda binden fazla şantiyede 110 bin kişilik orduyla çalışıyoruz. İnşallah her ay 10 bin, 15 bin evi de teslim etmeye devam edeceğiz zaten. 4 bin 333 köyde çelik evler yapıyoruz. Oradaki insanlarımız evlerine oturuncaya kadar bu hizmete devam edeceğiz ama diğer tarafta da başta İstanbul olmak üzere bütün kentlerimizi yavaş yavaş kentsel dönüşüme sokmak zorundayız.” Bu konuda seferberlik ilan ettiklerini ve çalıştıklarını belirten Özhaseki, şu değerlendirmede bulundu: “TOKİ bizim medarıiftiharımız. 1 milyon 340 bin 22 senede konut yapmış, iş yeri yapmış. Bu depremde sınıfı geçti, bir tanesi bile devrilmedi, yıkılmadı.
Emek veren arkadaşlardan Allah razı olsun. Ama nihayetinde 65-70 yıllık bir kapasiteden bahsediyoruz. Türkiye’de her sene kaç konut yapılıp satılıyor? 700 bin civarında. 2021 yılında 1,5 milyondu bu sayı. Rekordu o sene ama ortalama 700 bin civarında. TOKİ’nin kamu binaları yaptığını da kabul edersek özel sektörle kıyaslandığında inşaat sektöründe payı yüzde 15. Geriye kalan tamamıyla mimarlık, mühendislik gruplarımızda, inşaat sektöründe, müteahhitlik gruplarında. Önümüzdeki yıllarda İstanbul’da 600 bin kadar konutu değiştireceğiz. Sonra Anadolu’nun birçok ilinde, her ilde 10 bin, 30 bin, 50 bin, 100 bin konut değiştirmek durumundayız. Depreme karşı hazırlıklı olacaksak böyle oluruz, başka olamayız. Belki şu anda inşaat sektörü finansmana erişmekte zorluk çekiyor olabilir. Bu bizim günümüzün ekonomik koşullarından kaynaklanıyor ama bir sene sonraya kalmaz Allah izin verirse büyük bir şekilde önümüz açılır ve bizler hızla da zaten hep birlikte özellikle müteahhitlik gurubundaki arkadaşlarımızla birlikte Türkiye’yi ayağa kaldırabiliriz. Ama yapmamız gereken tek şey de sıfır toleransla inşaatlarımızı yapmak.”
Kaynak: AA