News
News
Siyasi sığınma talebinde bulunduğu ABD’de yaşayan 52 yaşındaki Hanan Elatr, Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri hükümetlerine de yazılımı cep telefonuna yükleme girişiminde bulundukları iddiasıyla dava açmayı planlıyor.
The Guardian gazetesinin haberine göre BM’nin eski yargısız infazlar özel raportörü olan ve Kaşıkçı cinayetini soruşturan Agnes Callamard’dan açacağı davalar için kanıt toplama girişimleri hususunda destek alan Elatr, davasına yardımcı olmak amacıyla Türk makamlarının elinde olduğuna inandığı kocasına ait iki cep telefonu, bir İpad ve bir diz üstü bilgisayarı geri almak istiyor.
Elatr “Bu korkunç suça karışan herkesin hesap vermesini sağlamak önem arz ediyor. Kocam barışçıl bir insandı. Amerikan adaletine inanıyorum.” şeklinde konuşurken NSO Group’un bir sözcüsü ise Elatr’ın suçlamaları hakkında “NSO, teknolojisinin Cemal Kaşıkçı cinayeti veya Hanan Elatr da dâhil olmak üzere aile üyelerinden herhangi biriyle hiçbir şekilde ilişkili olmadığını defalarca belirtti” dedi.
ELEKTRONİK CİHAZLARI TALEP EDİYOR
Kaşıkçı cinayetinden önceki dönemde kocası ve ona en yakın olanlar hakkında kimlerin casusluk yaptığını tam olarak ortaya çıkarmak için ABD mahkemelerini kullanmaya kararlı olduğunu ifade eden Elatr, dava için yasal dayanakları oluşturduğu sırada kocasının ölümü sırasında İstanbul’da ve Türk makamlarının elinde olduğunu düşündüğü cep telefonlarını ve diğer cihazları talep ediyor.
Elatr’ın hukuk danışmanı Randa Fahmy’nin geçen yıl cihazları Türkiye’nin Washington Büyükelçiliğinden temin etme girişimi, Türk yetkililerin Türkiye’de yasal başvuruda bulunması gerektiği hususunda ısrarcı olmalarıyla sonuçsuz kaldı.
Bununla birlikte, Türk mahkemesinin, dava dosyasını Suudi Arabistan’a göndermeden önce cinayetle suçlanan 26 Suudi’nin gıyaben yargılanmasını askıya alma kararının ardından Beyaz Saray’a müdahil olması yönünde baskı kuruldu.
Geçmişte telefonları almasının engellendiğini dile getiren Callamard da yaptığı açıklamada “Suudi devletinin Cemal Kaşıkçı cinayetini soruşturan BM özel raportörü olarak ilk günlerden beri Türk yetkililerin soruşturmalarının bir parçası olarak Cemal’in telefonları ve bilgisayarını ellerinde tuttuklarının farkındaydım.
(…) Soruşturmamın başından itibaren savcıyla yaptığım görüşmelerde telefonların veya bilgisayarın hacklenip hacklenmediğini araştırıp araştırmadıklarını sordum ancak ‘araştırılıyor’ dışında bir yanıt alamadım. Savcıyla son görüşmemde, Pegasus gibi casus yazılımların izinin sürülmesinin ve tanımlanmasının ne kadar zor olduğu göz önünde bulundurulduğunda FBI gibi başka yerden uzmanların da getirilmesini önerdim. Ancak teklifi reddettiler ya da direndiler.
TÜRKİYE’DEN BEKLENTİSİ
Türkiye’deki yargılama sırasında savcıdan, Cemal’in telefonlarından veya bilgisayarından topladığı bilgileri ortaya koymasını bekliyordum.
Ama bildiğimiz gibi ne yazık ki bu gerçekleşmedi ve Türkiye’deki yargılama adalet sağlanmadan aniden sona erdi.” dedi. Şu anda Uluslararası Af Örgütünün Genel Sekreterliğini yapan Agnes Callamard sözlerinin devamında “Hanan Elatr Kaşıkçı’nın bu cihazları Türk yetkililerden edinme çabaları hakkında bilgi sahibi oldum.
13 Bu tür çabaları kesinlikle destekliyorum. (…) Türk hükümeti, soruşturma ve yargılamaya devam etme niyetinde olmadığını açıkça ortaya koydu.
Bu yüzden, Türkiye, hala elinde bulunan tüm delilleri, Cemal Kaşıkçı cinayeti hakkındaki gerçekleri ortaya çıkarmaya sahiden ve güvenilir biçimde kararlı olanlara teslim etmelidir.
(…) Telefonlarının hacklenip hacklenmediğinin ve dijital olarak izlenip izlenmediğinin belirlenmesi ve de casus yazılımların tespit edilmesi…
Bunların hepsi hem gerçeğin ortaya çıkarılması hem de muhaliflerin hedef alınmasının anlaşılması ve önlenmesi açısından son derece önemli unsurlar” şeklinde vurguladı.
