Bizim Takım’ın gündeminde son şampiyon vardı. Bizim Takım, Trabzonspor ‘un röntgenini çekerken Marek Hamsik’in takım adına önemi ortak şekilde dile getirildi.
Mehmet Demirkol: Nwakaeme’nin yerine birini koyamazsınız. O yoksa planı değiştirirsiniz. Visca için de aynı. Yokluklarında yeni bir oyun bulmalısınız. Avcı bununla uğraşıyor. Bunu yapmak için önce orta sahayı oturtmak lazım. Hamsik’in dönüşü önemli ama orada kalması çok daha önemli.
Cem Dizdar: ‘Takım oyunu’ belirgin bir karakter kazanmadığından, transfer katkısını ölçmek zor. Mesela Trezequet! Maç kazandıracak ama takım oyunu inşasını da geciktirecek. Bartra ve Gomez gibi isimlerin tıpkı Hamsik gibi ağır ağır duruma el koyacaklarını öngörebiliriz.
Olcay Çakır: Hamsik saha içindeki en önemli futbol aklı. Onun varlığı ile yokluğu, takımı siyah ile beyaz kadar etkiliyor. Kadro içinde alternatifi yok. Muadili bulunabilir mi, bu kısım önemli. Yaşı ve sakatlığı gereği maç kaçıracağı biliniyor. Bu nedenle orası yedeklenmeli.
Soru – 1 | Zafer Büyükavcı: Geride kalan süreçte Son Şampiyon Trabzonspor’un futbolunu nasıl yorumlarsınız? Abdullah Avcı’nın oyun stratejisi ve oyuncu tercihleri hakkındaki fikriniz nedir?
Mehmet Demirkol: Toplanan puan için asla kötü denemez
Geçen yıldan çok farklı bir sezon başlangıcı oldu. Hem temel rakiplerin güçlü girişi hem Şampiyonlar Ligi’nden eleniş genel psikolojiyi etkiledi. Sezon sonunda da bir sıkışıklık vardı ancak bu yıl kadroda yenilenme yapma zorunluluğu işi değiştirdi. Avcı yeniden bir kurulum yapmak zorunda. Şampiyon olmuş bir takım için bu kolay değil. Özellikle de Avcı gibi sürekli üstüne koymaya alışmış biri için. Bu açıdan bakıldığında toplanan puan kötü denmez ama oyunu oturtmak zaman alacak. Hem Avrupa’da olmanın yıpranması ama Şampiyonlar Ligi’nde olamamanın sıkıntısıyla da uğraşmak kolay değil. Üstelik geçen yıl işler kötü giderken devreye giren yıldız performansları da yok.
Cem Dizdar: Avcı’nın vücut dili baskıyı gösteriyor
Kopenhag’a elenme şaşkınlığı ve Cornelius gibi ön alan oyununda ezberlenmiş şablonların temel icracısını kaybetmiş olmak kuşkusuz dezavantaj. Ancak bu denli bir salınımı açıklamaya yeter mi, emin değilim. Gerçi son iki maçta toparlanma emareleri göstermediler değil; lakin özellikle Abdullah Avcı’nın vücut dili, üzerlerindeki baskının büyüklüğünü gösteriyor.
Dorukhan’ın sakatlığı sıkıntı
İsim isim kadroya bakıldığında şampiyon takımın önünde olduğu bile söylenebilir. Ancak şampiyon olurken en baştan kopup gitmiş olmaları, oluşabilecek baskıyı baskıladı. İnşaası henüz tamamlanmamış bir takım olarak Trabzon, şimdilik özel oyuncularıyla tepeye tutunuyor. Henüz ‘kuş sürüsü oyunu’na terfi edemediler ancak bu konuda UEFA maçlarının da katkısıyla süreci hızlandıracaklardır. Fakat Dorukhan’ın sakatlığı formasyon değişimi hususunda Avcı’nın elini hayli kısıtladı diyebilirim.
Olcay Çakır: Dalgalı bir seyir ama limana demirlediler
Trabzonspor şampiyonluk sonrası büyük bir dönüşüm yaşıyor. Bu durum saha içindeki oyunu ve haliyle sonuçları direk etkiledi. Yeni transferler, sakatlıklar, Şampiyonlar Ligi’nden eleniş ve Avrupa ligi maç yoğunluğu bir çok şeye direkt tesir etti. 7 haftalık periyotta Trabzonspor dalgalı bir seyir izlese de; gemisini, limana puan olarak sağ salim demirledi.
Gbamin değil, Siopis…
Büyük takımlarda yeni transferlerle birçok oyuncunun değişmesi, takım olgusuna direkt zarar verebiliyor. Bu nedenle bu durum bir ‘geçiş dönemi’ olarak değerlendirilir ise sağlıklı sonuçlar elde edilir. Mecburiyetler de (sakatlıklar) Avcı’nın oynatmak istediği oyunu etkiledi. Ancak Siopis’in kenarda oturması, Gbamin’in oynaması, deneme adına olumsuz sonuç alınmış bir tercihti.
Soru – 2 | Zafer Büyükavcı: Yapılan transferlerin takıma katkısı ne düzeyde? Sizce mevcut kadronun halen takviye edilmesi gereken mevkileri nereler?
Mehmet Demirkol: Gelenler hazır bir yapıda rol bulamadı
Transferler yeterli, hatta fazlası var. Sorun, geçen sene takımın iskeletini oluşturan oyuncuların aynı form ve süreklilikte olmayışı. Tabii kayıplar ve sakatlıklar da durumu zorlaştırıyor. Dolayısıyla gelen oyuncu hazır bir yapının içinde rolünü bulamadı. Onun yerine yine toptan bir kurulum var. Yani son derece iyi oyuncular var ama tam uyum sağlanmadığı için önce güvenli bir oyun bulmak gerekiyor. Oyunda tempoyu artırmak zorlaşıyor. Kopenhag elenişi de bundan. Sonrasında tempoyu artırmak gereken maçlarda bu kez savunma sorunları ortaya çıktı. Yani bir başa dönüş söz konusu. Son iki haftada belli oranda uyum sağlandı. Oyuncuların istekli ve yılmayan bir portre çizmeleri sevindirici.
Cem Dizdar: Sakatlık olmazsa takviye gereksiz
‘Takım oyunu’ henüz belirgin bir karakter kazanmadığından, transfer katkısını ölçmek de zor. Diyelim ki Trezequet! Bu stiliyle kazandıracağı maçlar olacak ama takım oyunu inşasını da geciktirecek gibi görünüyor. Ancak Bartra ve Maxi Gomez gibi transferlerin tıpkı Hamsik’te olduğu gibi ağır ağır duruma el koyacaklarını öngörebiliriz. Hâl böyle olunca bu takımın da sakatlık ihtimalleri dışında takviyeye ihtiyacı var diye düşünmüyorum.
Olcay Çakır: Hamsik oynuyorsa her futbolcu seviye atlar
Hamsik saha içindeki en önemli futbol aklı. Onun varlığı ile yokluğu, takımı siyah ile beyaz kadar etkiliyor. Kadro içinde alternatifi yok. Muadili bulunabilir mi, bu kısım önemli. Yaşı ve sakatlığı gereği maç kaçıracağı biliniyor. Bu nedenle orası yedeklenmeli. Nwakaeme sonrası Trezeguet’in yaşadığı ağır adaptasyon, Hamsik’in gelişiyle sorundan sorunsuzluğa doğru evrildi bile. Hamsik onu da aslına dönüştürdü. Visca’nın sakatlığı bir aya kadar düzelir ise kanat sorunu ortadan kalkar. Bartra ve Bardhi de Hamsik sonrası değişti. Sırada Gomes ve Umut var. Yanlış transfer diyebileceğim kimse yok. Aksine doğru ve zamana ihtiyacı olan oyuncular alındı. Hamsik varsa her oyuncu, marka değerine dönüşüyor. Bu detay önemli.
Soru – 3 | Zafer Büyükavcı: Nwakaeme ve Cornelius gibi iki yıldızın gidişi, takımın futbolunu hangi ölçüde etkiledi? Onların yerine alınan isimler, aynı etkiyi gösterebildi mi?
Mehmet Demirkol: Nwakaeme ve Visca yoksa bütün plan değişir
Kayıp oyuncular eldeki şablonları değiştirmeyi zorunlu kılıyor. Nwakaeme’nin yerine birini koyamazsınız. O yoksa planı değiştirmek gerekir. Keza Visca için de durum aynı. Onların oyunları, diğer herkesi etkiliyor. Yokluklarında artık yapıyı yıkıp yeni bir oyun bulunmalı. Avcı da bununla uğraşıyor. Tabii bunu yapmak için önce orta sahayı oturtmak lazım. Hamsik’in dönüşü önemli ama orada kalması, sakatlık sorunu yaşamaması çok daha önemli. O da olmazsa temel üçgen tamamen bozulmuş olacak. Cornelius’un yaşadığı ve belki ayrılma isteğine yol açan sorun da buydu. Şampiyonlar Ligi’nde olmayış ama Avrupa’da olmanın yıpratıcılığı da iyi bir denklem değil. İyi skorlar ve gruptan direkt çıkmak psikolojiyi düzeltir. Ligle birlikte bunu da kovalamak lazım.
Cem Dizdar: İki yıldız sonrasında organizasyon sil baştan
Hücum hattından iki önemli oyuncunun kaybı elbette takımın tüm oyununu baştan sona belirsizleştirir. Abdullah Avcı saha içi organizasyonu sil baştan yapmak zorunda kaldı ve bunun yenilenmesi zaman ister. Eski verimliliğe getirilmesi ise daha uzun zaman… Saha içi organizasyonun gücüne bağlı olarak rakip kaleye yakın oyuncular da yükselecektir ama daha doğru olanı gol etkisini oyuncular arasında bölüştürmektir. Bu durumda rakiplerin önlem alması daha da güçleşir.
Olcay Çakır: Gidenlere saygı, gelenlere sabır
Bu ikilinin gidişi takım olma özelliğine sekte vurdu elbette. Ancak geçmiş, geçmişte kaldı. Onlar ile yerlerine alınanların artı, eksi noktasında birbirlerine göre farklılıkları var. Şunu bilemiyoruz; O takımın ikilisi, bu 7 haftalık takımın iki önemli, sonuç alan oyuncusu olabilirler miydi? Uğurcan da o takımın en önemli oyuncusuydu ama 7 haftada yaşadığı durum ortada. Abdülkadir öyle, Bakasetas da! O takımdan bu takıma geçiş sürecini herkesin sabırla beklemesi gerekiyor. ‘Gelen, gideni arattı’ demek için maratonun sonu beklenmeli. Gomes ve Umut gol bölgesinde yeter ki topla buluşsunlar. Trezequet, Visca yokken hayli katkı verdi. Gidenlere saygı, gelenlere sabır gösterilerek her oyuncu kendi dünyasında kıymetlendirilmeli. 7 haftalık periyot özetle; Hamsik’in pamuklara sarılması gereken bir lider, Siopis’in büyük bir ciğer, Bakasetas’ın da değişmez bir 10 numara olduğunu gösterdi. Bu üçlü Trabzonspor’un olmazsa olmaz en şık orta alan kombini gibiydi.