Bugünkü Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin’in müsteşarlığı döneminde,danışman olarak çalıştığı anlatılan Murat Akar’ın adı hep Fatih Projeleriyle anıldı. Aldığı ihalelerle zenginleşen Murat Akar, kendisini “Milli Eğitim Bakanlığı’nda sözleşmeli personel” olarak tanıtan Akar’ı mahkeme tutanakları yalanlıyor. Öyle ki mahkeme tutanaklarına göre Akar, sıradan bir personele göre oldukça fazla para harcıyor.
Ayşe Atasayar, 2015 yılında öldürüldü.
KİM KORUYOR?
Gazeteci Barış Terkoğlu, Cumhuriyet’teki bugünkü köşe yazısında Murat Akar’ın sırra kadem bastığını yazdı. Avukatların kırmızı bülten çıkarma talepleri reddediliyor. Terkoğlu, 80 darbeyle öldürülen Ayşe Atasayar’ın katili Murat Akar’ın kim ya da kimler tarafından korunduğunu sordu.
Terkoğlu’nun yazısı şöyle:
“Her şey 7 Haziran seçimlerinden dört gün sonra başladı. O gün Ayşe öğretmenin doğum günüydü. Murat Akar’ın anlattığına inanırsanız bir restoranda yer ayırtmış, pırlanta takı hediye almıştı. Ancak Ayşe öğretmenin eski eşi o gün aramış, eşyalarını paylaşmak üzere görüşmüşlerdi. Eski eşi ile doğum gününde buluşmaları sürpriz değildi. Bakıcının anlattığına göre eski eşi barışmak istiyordu. Bu görüşme ve Ayşe öğretmenin yemeğe gelmek istememesi Akar’ın hoşuna gitmemiş, ağzına geleni söylemişti.
Kamera kayıtlarına göre 11 Haziran akşamı buluştuklarında, Ayşe öğretmen masada hiç konuşmadan oturuyordu. 20.50’de “Yeter!” diyerek masadan kalkıp Akar ile birlikte kullandıkları eve gitti. 22.45’te Akar da eve geldi…
Aradan 40 saat geçti. Tam 40 saat boyunca Ayşe öğretmene ulaşılamadı. Akar onu arayanlarla da konuşturmadı. Derken 112’yi arayarak ihbarda bulundu. Sağlık ekipleri geldiğinde Ayşe öğretmen yatakta ölmüş şekilde yatıyordu.
Otopsi raporu gerçeği ortaya koyuyordu:
“Göz etrafında sağ zigomatik bölgede, frontal bölgede, çene altında, yanaklarında, dudak ve bel kısmında, göğsünde, batın sol alt bölümünde, göğüs sağ yandı, sağ uyluk ön yüzeyinde, sağ gluteal bölgede, safral bölgede, sağ lombar bölgede, sağ uyluk üstte, sağ dizde, sol dizde, sol el bileği, sol el sırtı, sol kol dış yüzeyinde, sol kol dış yüzeyinde, sol kol iç yüzeyinde, sağ ön kol ön yüzde, sağ kol dış yüzeyinde, ekimotik alanlar bulunduğu…”
Okuduktan sonra Murat Akar cezasını çekmiştir diyor olabilirsiniz. Yanıtı “Burası Türkiye” olacak!
Tane tane anlatayım…
Önce Ankara 12. Ağır Ceza Mahkemesi, 11 Şubat 2016’da Murat Akar’ı kasten cinayetten mahkûm etti. Cezasında indirim yaparak 25 yıl hapis cezası verdi. Bu ne indirimi derken… Yargıtay 1. Ceza Dairesi, Akar’ı “Kasten yaralama sonucu ölüme neden olmak suçundan cezalandırmalıydın” dedi ve bu cezayı bile fazla bularak bozdu. Yerel mahkeme “Peki” diyerek Yargıtay’ın istediği kararı verdi. 671 sayılı KHK ile gerçekleşen infaz düzenlemesiyle serbest bıraktı. Dosya yeniden Yargıtay’a gitti. Ancak bu kez Yargıtay fikir değiştirdi. Cezayı “Eziyet çektirerek öldürmekten müebbet diyerek vermeliydin” dedi. Yani önceden daha az ceza isterken bu kez müebbet istedi. Dosya bir kez daha yerel mahkemeye gitti. Ama Murat Akar çoktan ortadan kaybolmuştu. Avukatları iki yıldır kırmızı bülten çıkarılmasını istediği halde bu talepleri de reddediliyor. Fikirlerini söyleyenler hapiste günlerini doldururken, yüksek yargının yıllar sonra müebbet istediği Akar, özgürce dolaşıyor!
Milli Eğitim Bakanlığı’nda bir zamanlar bugünkü bakan Yusuf Tekin ile birlikte çalışan, eli değdiği ihalelerle zenginleşmiş bürokrat, bir öğretmeni katletti. Dilim varmıyor ama olağandışı yargı hareketi bize adeta birileri tarafından kollanılarak kaçırıldığını gösteriyor.”