Hazine ve Maliye Bakanı Nureddin Nebati, Türkiye ile Suudi Arabistan arasındaki ikili ilişkilerin en önemli gelişim alanlarından birisinin finans sektörü olduğuna inandığını belirterek, “Dünyanın dört bir yanından Türk finansal piyasalarına yatırım yapan uluslararası yatırımcılar gibi Suudi yatırımcıları da piyasalarımızdaki fırsatlardan yararlanmaya davet ediyorum.” dedi.
Bakan Nebati, Hazine ve Maliye Bakanlığı ev sahipliğinde, Dış Ekonomik İlişkiler Kurulu (DEİK) organizasyonuyla düzenlenen Türkiye-Suudi Arabistan İş ve Yatırım Forumu’nda konuştu.
Küresel finansal piyasalarla entegrasyonu yüksek, düzenleme ve denetleme altyapısı sağlam, güçlü beşeri sermayeye sahip, inovatif uygulamalarda öncü olan finans ve bankacılık sektörünün, ekonomiyi çok daha ilerilere taşıdığını aktaran Nebati, küresel finans krizi ve salgın gibi önemli stres testlerinden başarıyla geçen bankacılık sektörünün, yurt içi ve yurt dışı finans çevrelerince takdir edildiğini ve yabancı yatırımcılar nezdinde giderek artan bir ilgi gördüğünü dile getirdi.
Bakan Nebati, küresel, finansal piyasalarla olan bu entegrasyonun aslında ekonominin çok daha ileriye taşınması noktasında en önemli sac ayaklarından birisi olduğunu belirterek, “Yükselen piyasalar arasında önemli bir yeri olan borsamız, piyasa derinliği ve yüksek likiditesiyle yerli ve yabancı yatırımcılara cazip getiri imkanları sunmaya devam ediyor. Son dönemde, endeksleri tarihi yüksek seviyelere ulaşan Borsa İstanbul’daki güçlü yatırımcı ilgisi, günlük işlem hacmi rekorlarını da beraberinde getiriyor.” diye konuştu.
Geride bırakılan yıl içerisinde, Borsa İstanbul’un riske göre düzeltilmiş getiride dünya çapında üst sıralarda yer aldığına işaret eden Nebati, şunları kaydetti:
“Bakanlığımız köklü tahvil geleneğinin yanı sıra 2012 yılından bu yana hem iç hem de dış piyasalarda kira sertifikası, yani sukuk ihracı, gerçekleştirmiştir. 2022 yılı gibi dünyada finansman koşullarının oldukça zorlu olduğu bir yılda bile bakanlığımız, uluslararası sermaye piyasalarında ikisi kira sertifikası olmak üzere toplam beş işlem gerçekleştirmiş olup, 2022 yılı dış finansman hedefini başarıyla tamamlamıştır. Uluslararası sermaye piyasalarındaki ihraçlarımıza yatırımcılardan çok güçlü bir talep gelmiş, ülke ekonomimize duyulan güvenin somut bir yansıması olarak kendisini göstermiştir.
Bu çerçevede, Türkiye ile Suudi Arabistan arasındaki ikili ilişkilerin en önemli gelişim alanlarından birisinin, finans sektörü olduğuna inanıyorum. Dünyanın dört bir yanından Türk finansal piyasalarına yatırım yapan uluslararası yatırımcılar gibi, Suudi yatırımcıları da piyasalarımızdaki fırsatlardan yararlanmaya davet ediyorum.”
Bakan Nebati, “2021 yılında 3,7 milyar dolar olan ticaret hacmimiz, 2022 yılı ocak-ekim döneminde 4,3 milyar dolara yükselmiş durumda. Bu memnuniyet verici ama hedeflerimize ulaşmamız için daha hızlı hareket etmemiz lazım.” dedi.
Burada iki ülkenin ekiplerine de büyük iş düştüğünü dile getiren Nebati, “Bütün iş dünyamızın temsilcileri Suudi Arabistan’a gidecek, gelecek. Suudlu kardeşlerimiz Türkiye’ye gidecek, gelecek. Bu resmi toplantıları, bakanların olup olmamasını, DEİK’i ya da Yatarımı Ofisi’ni beklemeksizin işlemleri daha sıkı bir hale getirerek sonuca ulaşmamız lazım.” yorumunu yaptı.
Bu konuda iş dünyasına tam destek verdiklerini, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın güçlü duruşu, Suudi Arabistan tarafının da güçlü iradesiyle ilişkileri çok hızlı bir şekilde somut çıktıları elde edecek bir noktaya getirmeleri gerektiğini söyledi.
Bakan Nebati, 2021’den bugüne kadarki 4,3 milyar dolarlık ticaret hacminin bu duruşla çok kısa bir süre içerisinde 10 milyar dolara çıkacağını, bu rakamın da hızlı şekilde 30 milyar dolara yükseltilmesi noktasında hedefleri olduğunu kaydetti.
“Atılımın önemli bileşenlerinden bir tanesi bankacılık ve finans sektörü olacak”
Küresel salgının etkisiyle ülkelerin üretimlerini kendi sınırları içine yahut yakın coğrafyalarına doğru kaydırmaya başladığını, bu konuda, Suudi Arabistan’ın da 2030 vizyonu çerçevesinde başladığı doğrudan yatırımlarla bölgesel ve sektörel çeşitlendirme amacıyla yaptığı atılımları yakından takip ettiklerini aktaran Nebati, “Bugün aramızda bulunan Kamu Yatırım Fonu’nun da dünyanın farklı coğrafyalarına yatırımlar yaparak portföyünü çeşitlendirme arzusu içinde olduğunu görmekten de büyük memnuniyet duyuyoruz. Türkiye bu çerçevede en cazip fırsatı sunan ülkelerden bir tanesidir. Türkiye son 20 yılda emsal niteliğinde adımlar atarak büyük bir değişimi ve köklü bir kalkınma sürecini hayata geçirmiştir.” şeklinde konuştu.
Bakan Nebati, iş ve yatırım ortamı başta olmak üzere birçok alanda mesafe kat edildiğini ancak gelinen bu seviyeyi daha öteye taşıyabilmek amacıyla Cumhuriyetin 100’üncü yılıyla birlikte yeni bir atılım sürecini de başlattıklarını dile getirerek sözlerini şöyle sürdürdü:
“Bu atılımın önemli bileşenlerinden bir tanesi bankacılık ve finans sektörümüz olacaktır. Bu kapsamda, büyük bir titizlikle planlayarak yakın dönemde hayata geçireceğimiz İstanbul Finans Merkezi (İFM) ile uluslararası sermaye piyasalarına çok büyük katkılar sunacağız.
İFM projemiz ile İstanbul’un aynı zamanda İslami finansta da bir merkez olmasını sağlamak istiyoruz. Bunun için yakın zamanda Katılım Finans Strateji Belgesini de kamuoyuna duyurduk. Katılım Finans Kanunu çalışmalarımızı da kısa bir süre içerisinde tamamlayacağız. Özetle, altyapı yatırımlarını tamamlamış ve birçok alanda atılım yapmış Türkiye artık yatırımcılarına yepyeni hedefler ve ufuklar sunmaktadır. Artık ileri teknoloji gerektiren savunma sanayi ürünleri üretebilen bir Türkiye var ve Kızılelmamız var.”
Bu noktada Baykar’nın çok önemli işlere imza attığını dile getiren Nebati, Suudi Arabistan Yatırım Bakanı Halid bin Abdulaziz el-Falih’e, bizzat yerinde, Kızılelma başta olmak üzere, Türkiye’nin savunma sanayisinde önemli rol oynayan sistemlerini görmesi tavsiyesinde bulundu.
Yakın zamanda yollarda görülecek elektrikli otomobil TOGG’un ileri teknolojide yeni bir adımın hamlesini gösterdiğini hatırlatan Bakan Nebati sözlerini şöyle tamamladı:
” Enerji alanında yaptığımız yatırımlarla, yenilenebilir enerji gücümüzü kurulu gücümüzün yüzde 54,3’üne çıkardık. Karadeniz’de keşfettiğimiz doğalgazı ise yakın zamanda hanelerle buluşturacağız. Yaptığımız uluslararası anlaşmalar ve yatırımlarla Türkiye’yi enerji merkezi haline getiriyoruz. Turizmde gerçekleştirdiğimiz yatırımlar ve tanıtım faaliyetleri sayesinde, geleneksel alanımız olan yaz turizminden çok daha öteye uzanan ve yılın 12 ayına yayılan kültür ve doğa turizminden, sağlık turizmine kadar çeşitli seçenekler sunmaya başladık. Halihazırda da dünyada en çok turist çeken 4. ülkeyiz ve yıl sonunda 46 milyar dolarlık hedefe ulaşmış olacağız.
Şüphesiz bu gelişmede, sağlık alanında yaptığımız yatırımların ve şehir hastanelerimizin çok büyük bir katkısı var. Türkiye, birçok rekabetçi avantajıyla dünyanın gelecek vadeden ekonomileri arasında üst sıralarda yer almaktadır. Bu bakımdan, dünya çapında yatırımcıların her zaman gözdesi olan Türkiye, hem finansal piyasaları hem de reel sektör yatırımlarıyla cazip fırsatlar sunmaya devam ediyor. Bir kez daha altını çizmek isterim ki Türkiye olarak her zaman yatırımcı dostu bir ülke olmaya devam edeceğiz. Siz değerli kardeşlerimize gerekli tüm desteği vermeye hazırız. İki kardeş ülke olarak, iş birliği ve dayanışmamızı çok daha yüksek seviyelere taşıyacağımıza da gönülden inanıyorum.”