İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener partisinin TBMM Grup Toplantısı’nda konuştu.
Akşener’in konuşmasından öne çıkanlar şöyle:
Anayasal görevi, kamu idarelerindeki, mali faaliyetleri denetlemek olan Sayıştay’a, çıktı ve her zamanki yakışıksız tarzıyla, ayar verdi. “Açık aramayın.” dedi. Yani, “işinizi yapmayın” dedi. Ben şimdi doğal olarak, kendisine sormak istiyorum: Hayırdır Bay Kriz? Neden bu kadar korktun? Neden bu kadar çekindin? Sayıştay’ın raporları, zaten yolsuzluk ansiklopedisi gibi. Şimdi tehditle, baskıyla, zorbalıkla, bunun önüne geçebileceğini mi zannediyorsun? Hiç boşuna uğraşma, hiç kendini yorma. Çünkü devlet unutmaz. Haksızlık, hukuksuzluk, kimsenin yanına kalmaz. O raporlar elbet bir gün, döner dolaşır, ilgililerin yakasına yapışır. Bitti mi? Bitmedi. Aynı şekilde Danıştay’a da, hem sopa gösterdi, hem de hukuk dersi verdi. Neymiş? “Vesayete koltuk değnekliği yapan, Gizli, açık örgütlerin arka bahçesi hâline dönüşen, Menfaat hesaplarının aleti olan bir yargı, Millet adına karar veremezmiş.” Peki Danıştay’ın görevi ne? Yürütme organına yardımcı olan, bir inceleme, karar ve danışma organı olmasının yanı sıra, millet adına, yargı yolu ile, denetim yapmak.
Hayırdır Sayın Erdoğan? İstanbul Sözleşmesi’nin Cumhurbaşkanlığı kararıyla, feshedilemeyeceğini duymak, çok mu zoruna gitti? Cübbesine düğme dikemediğin, erdemli ve ahlaklı savcıların olmasına çok mu bozuldun?
Marmaris Millî Parkı içerisinde bulunan, Kızılbük Koyu’nda, büyük bir talan, bir doğa katliamı yapılıyor. Rantiyeler yine iş başında… Yine bir otel, yine bir inşaat projesi uğruna, ormanlarımız, nefesimiz, canımız kesiliyor. Buradan, kağıt üzerinde, Çevre, Şehircilik ve İklim Bakanı olarak geçen, gerçekte ise, çevremizin, şehirlerimizin ve iklimimizin tarumarına sessiz kalıp, yol veren, Murat Kurum’a ve Muğla Valiliğine sormak istiyorum: “ÇED raporu gerekli değildir.” kararını hangi çıkara, hangi amaca ve hangi beklentiye göre verdiniz?
Nu aziz millete, “çürük ve sürtük” dendi. Bu hakareti denize dökülüşünü unutamayan bir Yunanlı etmedi. Bu hakareti; Geçmiş yenilgisinin karın ağrısını taşıyan bir İngiliz de etmedi. Bu hakareti; Travmalarını atlatamayan bir Fransız da etmedi. Bu hakareti; bu ülkenin Cumhurbaşkanı etti, Cumhurbaşkanı. Yazıklar olsun.
Milletimiz güvensizlik içinde yaşarken, saray şürekasına göre her şey yolunda. Milletimiz yoksullukla boğuşurken, 5 maaşlı, 10 maaşlı, saray danışmanlarının keyifleri, her zamanki gibi yerinde. Ülkede enflasyon, makyajlı hâliyle bile, yüzde 73 buçuk olarak açıklanırken, beceriksizliğiyle göz kamaştıran Nebati Bakan çıkıp;
“Biz bir yol ayrımına gittik. Enflasyonla büyümeyi tercih ettik. Bu sistemden dar gelirliler hariç Üretici firmalar, ihracatçılar kâr ediyor.” diyor. Böyle bir rezalet olabilir mi? Böyle bir pişkinlik olabilir mi? Yokluğa, yoksulluğa mahkûm ettiğiniz insanlarımızla, bir de utanmadan dalga mı geçiyorsunuz? “Dar gelirli hariç, diğerlerinin işleri yolunda.” ne demek? Dar gelirli vatandaşlarımızı, vatandaştan saymayan, böyle bir umursamazlık olabilir mi? Siz nesiniz o zaman? Bostan korkuluğu mu? Bu sistem, sizin tercihiniz değil mi? Uçacak dediğiniz Türkiye, böyle mi uçacak? Yazıklar olsun.
“Biz bir yol ayrımına gittik. Enflasyonla büyümeyi tercih ettik. Bu sistemden dar gelirliler hariç Üretici firmalar, ihracatçılar kâr ediyor.” diyor. Böyle bir rezalet olabilir mi? Böyle bir pişkinlik olabilir mi? Yokluğa, yoksulluğa mahkûm ettiğiniz insanlarımızla, bir de utanmadan dalga mı geçiyorsunuz? “Dar gelirli hariç, diğerlerinin işleri yolunda.” ne demek? Dar gelirli vatandaşlarımızı, vatandaştan saymayan, böyle bir umursamazlık olabilir mi? Siz nesiniz o zaman? Bostan korkuluğu mu? Bu sistem, sizin tercihiniz değil mi? Uçacak dediğiniz Türkiye, böyle mi uçacak? Yazıklar olsun.