Epik tiyatronun babası Haldun Taner… Zatürreye yakalanınca yazar oldu

featured
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala
Dinlemek için tıklayınız

Haldun Taner, epik tiyatro ve kabarenin öncülerindendi.

BABASINI BÖYLE ANLATTI

16 Mayıs 1915’te Ahmet Selahattin Bey ile Seza Hanım’ın oğlu olarak İstanbul Çemberlitaş’ta dünyaya geldi. İstanbul Darülfünun Hukuk Fakültesinin en genç profesörü Ahmet Selahattin Bey Lozan’ın mimarlarındandı. Ancak genç yaşta hayatını kaybetti, yıllar sonra yazar olan oğlu ‘Ölürse ten ölür canlar ölesi değil’ kitabında babasını şöyle anlattı: ‘’Daha profesör olmadan yeni evliyken ve yüksek öğrenim genel müdürüyken ittihat ve terakki hükümetinin sözüm ona hasta olduğundan ama aslında hükümetle bağdaşmayan liberal düşüncelerinden ötürü matematikçi Salih Zeki’yi işinden uzaklaştırınca İttihat ve Terakkinin bu yüz kızartan suçuna katılamayacağını, profesör hasta ise işinden çıkartmak yerine tedavisinin gerekeceğini bildiren bir yazı yazıp istifa etmişti. Öldüğünde 42 yaşındadır ve cebinden yalnız 75 kuruş çıkmıştır. Bütün bu ayrıntıları nereden mi biliyorum? Kendisi babamdır da ondan.’’

Haldun Taner, Türkçenin inceliklerini, aile terbiyesini ve çalışma disiplinini annesinden öğrendi. Babasının vefatından sonra önce Galatasaray Lisesinde yatılı okudu ardından annesiyle birlikte devlet bursuyla Almanya’ya Heidelberg Üniversitesine gitti. Arzusu günün birinde bir gazetenin başyazarı olmaktı, bu yüzden siyasal bilimler fakültesini tercih etti.

ZATÜRREYE YAKALANDI, YAZAR OLDU

Haldun 3. Sınıfın sonunda zatürreye yakalandı, Almanya’da uzun süre tedavi gördüyse de eğitimine devam edemeyeceğine karar verip yeniden İstanbul’a döndü. İstanbul’da aylarca Erenköy’den çıkmayan Haldun, kendini okumaya verdi. Böylece mesleğini seçmesi de kolaylaştı, yazar olacaktı.

Politik öykülerden oluşan “Yaşasın Demokrasi” kitabı 1949’da yayımlanan Taner, 1950’de İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Alman Dili ve Edebiyatı Bölümünü bitirdi ve sanat tarihi kürsüsünde asistan olarak görev aldı.

1945’de ilk öyküsünü, 1949’da ilk oyununu ‘Günün Adamı’nı yazdı. Zilli Zarife, Keşanlı Ali Destanı, Gözlerimi Kaparım, Vazifemi Yaparım gibi yirmiyi aşkın oyuna,Yaşasın Demokrasi, Şişhane’ye Yağmur Yağıyordu gibi onlarca öykü ve denemeye imza attı. İstanbul Üniversitesi Alman Filolojisi bölümünden mezun olan Haldun Taner, Edebiyat Fakültesinde ve Gazetecilik Enstitüsü’nde ders veriyordu. Ancak üniversitenin kadrolu elemanı değildi, buna rağmen 1960 darbesinden sonra sakıncalı öğretim üyesi olarak 147’lerle birlikte üniversiteden uzaklaştırılmaktan kurtulamadı.

İKTİDARLA YILDIZI HİÇ BARIŞMADI

Haldun Taner’in bu olaydan sonra bir daha iktidarla yıldızı barışmadı, hep muhalif oldu. Hem oyunlarında hem de öykülerinde iktidarı, iktidar yandaşlarını bazen sert bazen de mizahi bir üslupla eleştirdi. Yıllar sonra Kültür Bakanlığı ve Şehir Tiyatroları Sanat Yönetmenliğini de belki de bu yüzden reddetti.

İstanbul Üniversitesinde 1957’de tiyatro tarihi ve dramaturgi dersleri veren Taner, Türkiye’de epik tiyatronun ilk örneği sayılan “Keşanlı Ali Destanı” ile dünyaya açıldı. Sahnelendiği ülkelerde gazetelere manşet oldu. İlk oynandığı 1964 yılından bugüne kadar aradan 40 yıl geçmesine rağmen hala pek çok tiyatroda oynanıyor Keşanlı Ali Destanı. Televizyonda dizi olarak da gösterildi. Sadece Keşanlı Ali Destanı değil Gözlerimi Kaparım Vazifemi Yaparım, Günün Adamı gibi oyunları hala sergileniyor. Üstelik aradan geçen yarım asra rağmen güncelliğini koruyor.

Eleştirel oyunları sunmak için kabare tiyatrosunun kuruluşuna öncülük eden Taner, Ahmet Gülhan, Zeki Alasya ve Metin Akpınar ile 1967’de İstanbul’da Devekuşu Kabare Tiyatrosunu kurdu. Taner, 7 Mayıs 1986’da hayata veda etti.

0
mutlu
Mutlu
0
_zg_n
Üzgün
0
sinirli
Sinirli
0
_a_rm_
Şaşırmış
0
vir_sl_
Virüslü
Epik tiyatronun babası Haldun Taner… Zatürreye yakalanınca yazar oldu

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir