Artvin‘de Ardanuç‘a bağlı Gümüşhane Köyü’nde ve kent merkezine bağlı Köseler ve Okumuşlar Köyü’nde vatandaşlar; yapılması planlanan aldın madenine tepkili. Köylülerden Talat Temel, “Devlet yapsa bir şey demeyeceğim. Yüz kilo altın çıkardın, devlete ne verecek? 2 kilo altın verecek ve altından elde edilen paranın büyük bir kısmını da müteahhit alıyor. Tozu toprağı biz çekeceğiz ve sen de orada adam kayıracaksın ve adamın zenginliğine zenginlik katacaksın” dedi.
Artvin‘in Ardanuç ilçesi Gümüşhane köyü ve Artvin merkeze bağlı Köseler ve Okumuşlar köyü içinde kalan ve yaklaşık 848 futbol sahası büyüklüğünde olduğu belirtilen alanda, yürütülmesi planlanan altın madeni projesi; bölgede yaşayan vatandaşları tedirgin ediyor. Gümüşhane Köyü’nde yaşayan vatandaşlar, arazilerini satmak istemiyor.
Talat Temel, “Devlet yapsa bir şey demeyeceğim. Getiriyorsun müteahhitte yüzde 98’le ve sen devlet olarak yüzde 2 alıyorsun. Yüz kilo altın çıkardın ve devlete ne verecek 2 kilo altın verecek ve altından elde edilen paranın büyük bir kısmını da müteahhit alıyor. Tozu toprağı biz çekeceğiz ve sen de orada adam kayıracaksın ve adamın zenginliğine zenginlik katacaksın” diyerek tepki gösterdi.
“BURADA HUNHARCA DOĞA TAHRİP EDİLMİŞ”
Gümüşhane köyünden Murat Budak şunları söyledi:
“Gümüşhane köyünün girişi Vaket derler hani semt olarak ve bu Vaket’in üstünden bu taraftan da Modiret gelir yani alt kısım. Çeşitli ağaçlıkların yoğunluklu olarak var olduğu bölge ve sondajın en çok da yapıldığı bölge maalesef ve işte görüldüğü gibi tahrip edilmiş, hunharca yok edilmiş bu arazi. Buralar insanların oksijen deposu. Kapasite artırımı halinde burada gördüğünüz ağaçlar kesinlikle gidiyor. 844 futbol sahası büyüklüğünde alanı kapsıyor burası, yani buradan alıp körüshane dedikleri depolama alanı dedikleri bu bölgeyi olduğu gibi kapsıyor ve gördüğünüz o orman ve daha da ileriye gideceğimiz bölgenin tümü yani 844 futbol sahasını göz önüne getirdiğinizde tahribatın boyutu ortaya çıkıyor. Burada orman kesimi yapılırken, Orman İşletme Müdürlüğü maden şirketine 300 bin liraya satmış ve maden firması da köylülere ‘buradaki ağacı kesin götün ve satın parası da sizde kalsın’ demiş ve köylülerde buradaki ağaçları kesip sonrasında da satmışlar.
“BURADAKİ ARAZİNİN SATILMASINDAN HİÇ KİMSENİN HABERİ YOK”
Bir başka vatandaş, “Burası Gümüşhane köyü içinde mahallemiz ve Çınardibi olarak geçiyor ve satılan arazi sahibi de bizim komşumuzdu. Bu gördüğünüz arazinin tümü ve yola kadar olan arazi bunlara aitti ve satılmış. Buradaki teyzeyi çocukken buraya gelin gelmiş ve çocuğu yokmuş sonrasında eşi vefat edince başka bir köye gitti ve teyzenin ismi Emineymiş” dedi.
Diğer bir vatandaş ise, “Burada satılan arazi şüpheli satış biraz; şöyle ki, burada yaşayan hiç kimsenin haberi yok ve bu tip yerlerde satış yapılırken insanlar ilk önce komşusuna söylerler ama burada bırak komşuyu köyde bilen biri bile yok nasıl satıldığını arazinin. Önceki yıllarda geldiğimizde buradaki evde kalıyorlardı” diye konuştu.
“SATIŞTAN HABERDAR OLMADIK, YASAL İŞLEMLERİ BAŞLATTIK”
Arazisi satılan Emine Teyzenin oğlunun damadı Murat Baydar ise şunları söyledi:
“Ardahan Yalnızçam Köyünde ikamet ediyorum ve Emine hanım eşimin babaannesi oluyor. Artvin’in Murgul ilçesinde huzur evinde kalıyordu Emine hanım ve Emine hanıma ait arazide Artvin’in Ardanuç ilçesi Gümüşhane köyünde ve orada da maden çalışması varmış ve orada çıkacak olan altın madenini duyan yabancı şahıslar ve Emine hanımın huzurevinde yaşadığını duyunca buradaki araziyi almak için, nasıl aldıklarını bilemiyoruz ve şebeke mi yada başka bir şey mi bilemiyoruz bir şekilde haber alıp, gidip huzurevine gidip Emine hanımı çıkarıp sağlık raporu alıyorlar. Emine hanımın üzerinde bulunan araziyi satın alıyorlar. Bu arazi maden sahasında olan bir arazi ve 200 bin lira ya 10 dönümlük araziyi alıyorlar ve satış bedelini ödüyorlar. Bile bildiğim kadarıyla dört kişiler ve bu şahıslara ulaşamadık ama ulaşacağız tabi ki ve durum böyle. Teyzemiz 76 yaşında ve kendisi de rahatsız, yatalak değil ama kanser hastası. Bu süreçte şöyle bir şey var, huzurevinden çıkması ve bu işlemleri yapabilmesi biraz şüphe uyandırıyor. Kadıncağız bağımsız bir şekilde hareket edemiyor ki, huzurevindeki yönetim oradan çıkarken satış yapacağını da biliyorlar ama birinci dereceden akrabalarına bildirmeleri gerekmiyor muydu?
“İŞLEMLERİN YAPILDIĞINDAN HİÇBİRİMİZİN HABERİ YOKTU”
Bu işlemlerin yapıldığından kimsenin haberi yok ve bu satış bir buçuk ay sonra ortaya çıkıyor ve biz Gümüşhane köyü muhtarlığının bize haber vermesi sayesinde öğreniyoruz. Bizim haberimiz olunca bizde Murgul’a geldik ve huzurevine gittik ve Emine Hanım bizi görünce direkt bağırmaya başladı. Emine hanım eşimin babaannesi. Bu araziyi satın alanlar sanırım araç almışlar ve köye çıkarmaya çalışınca köylüler galiba müdahale etmişler. Kayınpederim onun oğlu ama Emine hanıma ait o arazilerinin olduğunu biliyordu ama konuyla çok alakalı olmadığı için fazlasıyla ilgilenmiyordu. Sonuçta bu kadın yaşlı bir kadın ve kadını kandırmışlar ve değerinin altında bir satışla bir işlem yapmışlar. Bizler bu konuda vicdanen boyutuyla baktığımız için bu konuya müdahil olduk ve gereken işlemleri de yaptık ve bir avukata da vekalet verdik ve tapu iptal davası için süreçte başladı şu an. Daha sonrasında da bu şahıslar içinde suç duyurusunda da bulunacağız zaten ve olayların ayrıntısının da çıkmasını bekliyoruz ve gereken şeyleri de yapacağız.”
“BU NASIL BİR ÇEVREYE SAHİP ÇIKMAKTIR”
Gümüşhane köyünden Murat Budak, “İşte bakın tahribat görünüyor ve bunun için Gümüşhane köyünün çoğunluğu ve hemen hepsi amasız ve fakatsız madene hayır diyor. Aşağı doğru yollar yapmışlar ve Boğa tepesi dediğimiz yere kadar yollar yapmışlar ve buradaki bulanan ağaçları yok etmişler. İşte bu PONDİT Madencilik şirketinin güvenlik tabelası ve bu alt sol kısmında yazmışlar; ‘çevre miras değil, emanettir, emanete sahip çıkalım’. ya hem çevreyi yok ediyor, hem de diyor ki emanete sahip çıkalım ve biz sahip çıkıyoruz bu kez de bizi suçlamaya kalkıyorlar ve bu nasıl bir emanete sahip çıkmaktır anlamakta zorluk çekiyorum” dedi.
“BURASI HEYELAN BÖLGESİ”
Gümüşhane köyünden Talat Temel ise şu ifadelere yer verdi:
“Bu Gümüşhane köyünde ve maden sahası içinde geçen alan heyelanlı bölgedir ve burayı sizlere anlatayım. Bakın gösterdiğim alan ki şu tepeden aşağıya doğru olan arazi meyveliktir ve içinde ceviz, elma, üzüm yani hep meyvelikti buralar. Tam hatırlayamıyorum ama 1959 ya da 1960 yıllarında ve ben o zaman ilkokula gidiyordum ve o yıllarda heyelan oldu burada yukardan ağaçları kırarak aşağıda bulunan düz olan araziye kadar geldi ve orada bulunan okulu boşalttılar ve yandaki mahalle de boşaltıldı. İnsanlar evlerini boşalttılar ve okulda ilerde kahve var oraya taşındı okul ve biz iki ay boyunca orada eğitim gördük. Burası çamur olduğu için buradan geçemiyorduk ve aşağıdan yürüyorduk. İşte o gün çamur yığınına dönen arazi zamanla kuruyarak bu hale geldi. Burasının altı heyelan bölgesidir ve tekrar olma şansıda yüksektir.
“TOZ BULUTU SAYESİNDE BURADA YAŞAM YOK OLACAK”
Burada maden firması patlatma yapacak ve işte o zaman yer oynayacak burası gittiği gibi diğer tarafta gidecek maalesef. Evet bir de burada oluşacak tozu düşünün bir sürü araç çalışacak burada ve kazı yapılacak, dinamit atılacak ve ne olacak şurada kuru toprağı atayım hemen toz yapacak. Burası rüzgarlı bir alan ve esen rüzgar buradaki tozu insanın üzerine akıtacak ve biz aşağıda baraja kalan yerlerde maalesef yaşadık. Burada oluşacak tozda ne fasulye olur, ne meyve olur ve ne üzüm olur evet hiç bir şey olmaz bu topraklarda artık ve olmadığı gibi insanlarda nefes alamaz. İnsanlar burada 50-60-70 sene yaşayacaksa 30 senede yok olur. Buradaki tozu neyle durduracaksınız ve geçen sene toz ölçümü yaptılar ve düşünün makinalar çalıştığındaki toza bakın bir de önceki sene ki toza bakın evet makinalar çalışmadan yüzde 5 ise makinalar çalıştığında yüzde 300 toz alacağız biz. Bu tozun etkisiyle burada yeşil bir arazi kalamaz ve dolaysıyla insanlarda kalamaz. Bu yeşil yok olunca hayvan saklayan, arısı olan düşünün hayvanlar tozlu yeşili yiyebilir mi ve tabi ki de yese de bir ayda ölür. Burada doğayı kaybedersek yaşam biter. Biz dibine kadar ve her şeyle karşıyız biz burada madenin çıkmasına.
“PARA İÇİN BU GÜZELİM DOĞAYI TAHRİP EDİYORSUNUZ.”
Devlet güçlüdür ama evet devlet bizim devletimiz evet devlet yapsa bir şey demeyeceğim. Sen devlet olarak getiriyorsun müteahhitte yüzde 98’le ve sen devlet olarak yüzde 2 alıyorsun. Yüz kilo altın çıkardın ve devlete ne verecek iki kilo altın verecek ve altından elde edilen paranın büyük bir kısmını da müteahhit alıyor. Tozu toprağı biz çekeceğiz ve sen de orada adam kayıracaksın ve adamın zenginliğine zenginlik katacaksın. Ben buranın her türlü cefasını çektim ben 9 kilometre yol yürüyerek okula geldim. Aklınıza ne gelirse o eziyeti bu topraklarda çektim ve bu yaşıma geldim. Dedem, babam ve babamın dedesi bu topraklardan beslendi ve havasını soludu ve buranın her şeyiyle biz bu hale geldik. Bizim bu topraklara borcumuz var, askerliğimizi babamızın bu topraklardan kazandığı parayla yaptık. Ben ne için gittim Edirne’de eksi 20 derecede neden nöbet tuttum ben ya, neden tutturdun bana nöbeti ve askerden geldim ormanıma sahip çıktım. Yangın çıkmamış ve ormanlarımızı korumuşuz ve bu güzelim doğayı tahrip ediyorsunuz. Alacağınız bu para için mi ve biz verelim bu parayı Allah aşkına biz verelim bu parayı.”