Kulp ilçesinin İnkaya köyünde yaşayan Emetullah Polat yasak ilişki sonucu hamile kaldı. Badikan aşiretine mensup aile bireyleri tarafından sorgulanan kadın, evli bir çocuk babası kuzeni Muharrem Yıldırım’dan hamile kaldığını iddia etti. Öldürüleceği endişesi taşıyan Yıldırım güvenlik güçlerine sığınarak durumu anlattı.
Kuzeniyle geçmişte bir duygusal ilişki yaşadıklarını, ancak evlendikten sonra bu ilişkiyi bitirdiğini, kesinlikle tecavüz etmediğini belirtti. Yıldırım, kızın ailesinin şikâyeti üzerine nitelikli cinsel istismar suçundan tutuklanarak cezaevine gönderildi. Hakkında Ağır Ceza Mahkemesinde dava açılan Muharrem Yıldırım’ın yargılaması devam ederken Adli Tıp Kurumu’ndan gelen rapor herkesi şaşırttı. DNA testinde bebeğin Yıldırım’a olmadığı ortaya çıkınca beraatına karar verilerek tahliye edildi.
“BENİ KİMSE AZMETTİRMEDİ YALNIZ BAŞIMA ÖLDÜRDÜM”
Kızın ailesi sanığın peşini bırakmayınca savcılığa başvuran Muharrem Yıldırım, kızın ailesinin kendisinden eşini boşayıp kızlarıyla evlenmesini istediklerini, can güvenliği olmadığını belirterek koruma kararı istedi. Yıldırım Silvan ilçesinde 7 Kasım 2011 günü öldürüldü. Olaydan 6 ay sonra yakalanan katil zanlısı M.N.P, Muharrem’i kız kardeşine tecavüz ettiği için tek başına öldürdüğünü, kimsenin kendisini azmettirmediğini söyledi.
TÜM AİLEYE DAVA AÇILDI
Başsavcılık aile meclisinin toplanarak infaz kararı aldığını, cinayeti daha az ceza alması için ailenin yaşı küçük bireyi M.N.P’ye işlettikleri gerekçesiyle 12 kişi hakkında “Töre saikiyle tasarlayarak kasten adam öldürmek, azmettirmek” suçlarından ömür boyu hapis istemiyle dava açtı.
“BERDEL TEKLİF ETTİLER KABUL ETMEDİK”
Ağır Ceza Mahkemesinde ifade veren öldürülen Muharrem’in ağabeyi Übeydullah Yıldırım, “Kardeşim Muharrem tutuklanınca kızın ailesi bizden 50 bin lira para istedi, ayrıca kardeşim Muharrem’in kızla evlenmesini, Muharrem’in kız kardeşinin de kızın ağabeyi ile evlendirilmesi halinde husumetin son bulacağını, aksi halde Muharrem’i öldüreceklerini söylediler.
Biz de DNA testi sonuçlanmadan bu suçu kabullenmeyeceğimizi bildirdik. DNA raporu çıkınca raporu alıp köyde toplandık. Kızın ailesi bu kez ‘Bu rapor para karşılığı torpille alınmıştır’ diyerek kızın Muharrem’le nikâhlanmasını istediler. Bizde bebeğin babası başkası olduğu için bunu kabul etmedik. Tüm tehditlere rağmen emniyete koruma ve silah başvurusunda bulunduk, ne koruma verildi, ne de silah başvurumuz kabul edildi. Polat ailesinin ileri gelenleri köy evinde toplanıp infaz kararı aldı ve kardeşim öldürüldü” dedi.
“DNA RAPORU SAHTEDİR İNANMIYORUM”
Davanın tek tutuklu sanığı M.N.P, Yıldırım’ı ablasına tecavüz ettiği için öldürdüğünü, DNA testine inanmadığını, bu raporun sahte veya parayla alınmış olabileceğini düşündüğünü belirterek, “Beni kimse azmettirmedi” dedi. 27 Ekim 2015 günü mahkeme, yörenin gelenek, görenek ve yaşam tarzına bakıldığında Muharrem Yıldırım’ın bir namus meselesi kapsamında töre saikiyle öldürüldüğüne dikkat çekti.
Mahkeme sanık M.N.P’yi ağırlaştırılmış müebbet hapisle cezalandırdı, sanığın yaşının küçüklüğü nedeniyle cezayı 24 yıla indirip tahrik veya iyi hal indirimi uygulamadı. Sanığın babası, 4 ağabeyi, amcası ile amcası oğullarının da aralarında bulunduğu 11 sanık hakkında ise cinayeti aile meclisi kararıyla aldıklarına dair yeterli somut ve inandırıcı delil elde edilemediğinden beraatlarına karar verdi.
YARGITAY BERAATLARI ONADI, SANIĞA DA İNDİRİM İSTEDİ
Yargıtay 1. Ceza Dairesi 18 Haziran 2019 günü dosyayı esastan inceleyip tüm aile bireyleri hakkında verilen beraat kararlarını onarken, M.N.P’ye verilen 24 yıl cezayı fazla bularak yerel mahkeme kararını oy birliğiyle bozdu. Yargıtay bozma kararında töre cinayetlerinin kriterlerini de belirledi.
Töre saikiyle öldürmeden söz etmek için öncelikle mağdurun toplumda genel olarak benimsenmiş bir davranış, ya da yaşam biçimine aykırı hareket etmiş olması ve bu aykırı davranışın ölümle cezalandırılması gerektiğinin o toplumda yaşayanlar tarafından beklenen bir tepki olduğunun kabul edilebilmesi gerektiğine dikkat çekti. Cinayetin fail tarafından toplumun öldürme beklentisinin yönlendirmesiyle, sırf aykırı davranışın cezalandırılması görevi üstlenilerek işlenmesi halinde töre saiki olabileceği vurgulandı.
TÖRE NAMUSU DA İÇİNE ALAN ÜST BİR KAVRAMDIR
Yargıtay, töre kavramının namus kavramıyla sıklıkla karıştırıldığını, namus kavramının bir toplum içinde ahlak kurallarına ve toplumsal değerlere bağlılık, iffet, doğruluk, dürüstlük olarak tanımlandığını, töre ile namusun benzer, ancak farklı kavramlar olduğu, törenin belli koşullarda namusu da içine alan üst bir kavram olduğuna dikkat çekti.
TOPLUM İSTEMEDİ, DEĞER YARGILARINA AYKIRI DİYE ÖLDÜRDÜ
Yargıtay, kişilerin sübjektif namus anlayışından, kıskançlıktan, cinsel arzu ve isteklere karşılık alamamaktan, kınamaktan, hoşlanmamaktan, tasvip etmemekten ve söz geçirememekten kaynaklı işlenen cinayetlerin “Töre” olarak nitelendirilemeyeceğinin altını çizdi. Aynı şekilde, toplumun tasvip etmediği veya kınadığı davranışları, yaşam biçimini tercih edenlerin öldürülmesinin de toplumdaki öldürme beklentisi açıkça ortaya konulmadan, sırf bu nedenle töre saikiyle öldürme olarak değerlendirilemeyeceğine işaret edildi.
Yargıtay ablasıyla gönül ilişkisi yaşadığı iddiasıyla Muharrem Yıldırım’ı öldüren suça sürüklenen çocuğun, kendi sübjektif değer yargılarına aykırı hareket ettiğini düşündüğü Muharrem’i toplumsal bir istek olmaksızın kasten öldürdüğünü, töre saikiyle verilen mahkûmiyet hükmünün usul ve yasaya aykırı olduğunu belirtti.
Yargıtay, cinayetin töre saikiyle işlenmediğini, suç tarihinde 15-18 yaş grubunda olan sanığın cezasında indirim oranının artırılması gerektiğine hükmetti.
15 YIL CEZA ONANDI 5 AY SONRA TAHLİYE OLDU
Dosyayı ikinci kez ele alan Ağır Ceza Mahkemesi sanığı 5 Eylül 2019 günü 15 yıl hapisle cezalandırdı, yine iyi hal ve tahrik indirimini uygulamadı. Dosyayı yeniden inceleyen Yargıtay verilen cezanın usul ve yasaya uygun olduğunu belirterek kararı 25 Ocak 2021 günü oy birliğiyle onadı. Karar cinayet tarihinden 10 yıl sonra kesinleşirken, sanık M.N.P onama kararından 5 ay sonra 15 Haziran 2021 günü cezasını tamamlayıp tahliye edildi.