Olay, 9 Kasım saat 22.00 sıralarında Erzin ilçesine bağlı Hürriyet Mahallesi’ndeki bir narenciye paketleme fabrikasında meydana geldi. Mevsimlik işçi olarak çalıştırılan 14 yaşındaki Dicle Nur Selçuk, meyve paketlerken kıyafetini makinenin makarasına kaptırdı.
Yaralanan Selçuk, diğer çalışanların ihbarı üzerine fabrikaya sevk edilen sağlık ekipleri tarafından ilk müdahalesinin ardından Erzin Devlet Hastanesi’ne kaldırdı. Dicle Nur Selçuk, doktorların tüm çabasına karşın kurtarılamadı.
CENAZESİ GÖZYAŞLARIYLA TESLİM ALINDI
Bugün sabah saatlerinde Selçuk’un ailesi cenazeyi teslim almak için Adana Adli Tıp Kurumu’nun önüne geldi. Mehmet Resul Selçuk, kızının cenazesini beklerken ayakta durmakta zorlandı.
Otopsinin ardından ailesine teslim edilen Dicle Nur Selçuk’un cenazesi, defnedilmek üzere memleketi Diyarbakır’ın Dicle ilçesine gönderildi.
“MESAİYE BIRAKILAN BİR ÇOCUK… FABRİKADA DENETİM VAR MI?”
CHP Yoksulluk Dayanışma Ofisi kurucusu Hacer Foggo, 14 yaşındaki Dicle Nur’un ölümünün ardından sosyal medya hesabı üzerinden “Sorularım var” diyerek şu ifadeleri kullandı:
“1-Dicle Nur Selçuk, Diyarbakır’dan Hatay’daki Narenciye ilçesine tek başına mı geldi, ailesi ailesiyle mi birlikte fabrikada çalışıyordu ?
2-Dicle Nur, Diyarbakır’da herhangi bir okulda kayıtlı mı değil mi ? Kayıtlı ise okul nasıl izin verdi ya da bu fabrikada aynı okula kayıtlı başka çocuklar var mı ?
3-Narenciye fabrikasında 14 yaşındaki bir çocuk belli ki mesaiye de bırakılıyor gece 22.00 de yaşamını yitirdiğine göre bu fabrikada bir denetim var mı ?
4-Ne kadar ücrete çalıştırılıyor bu çocuklar hangi şartlarla getiriliyor, işyerinde doktor, psikolog vb. var mı ?
5-Bu arada Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı Sosyal Çalışma Programı, çalışan çocuklarla ilgili nasıl bir izleme yapıyor ayrıca Uluslararası Çalışma Örgütü Türkiye Ofisi bu konularda elinizde istatistik dışında bir izleme, değerlendirme ve bakanlığa yönelik bir öneriniz oldu mu ?
6-Soruyorum ya hep okul çağındaki bir çocuk okulda değilse nerede diye işte buralarda bu çocuklar gece çalışıyorlar üç kuruşa”