“Avrupa Konseyi Genel Sekreteri Sayın Buric, değerli mevkidaşlarım, çeşitli ülkelerin ve uluslararası spor kuruluşlarının değerli temsilcileri, kıymetli basın mensupları, hanımefendiler, beyefendiler… Avrupa’nın en büyük genç nüfusuna sahip ülkesinin Gençlik ve Spor Bakanı olarak sizleri güneşli bir Antalya gününde saygıyla, muhabbetle selamlıyorum. Avrupa Konseyi 17. Spordan Sorumlu Bakanlar Konferansı vesilesi ile sizleri ülkemizde, dünyanın en önemli destinasyonlarından birinde Antalya’da ağırlamaktan büyük mutluluk duyuyorum. Pandemi nedeniyle çok uzun bir süre bir araya gelememiştik. Bu nedenle, Bakanlar Konferansı vesilesi ile sizlerle yüz yüze bir arada olmanın eşsiz heyecanını ayrıca yaşıyorum. Hoş geldiniz, safa getirdiniz.
Avrupa Konseyi; ilkeleri, değerleri ve kararlarıyla, Avrupa coğrafyasının bir cazibe merkezine dönüşmesinde her zaman önemli rol oynamıştır. Türkiye olarak insan hakları, hukukun üstünlüğü, demokrasi ekseninde bir “idealler topluluğu” olan Avrupa Konseyi’nin kurucu üyesi olmaktan, bir parçası olmaktan büyük bir mutluluk ve gurur duyuyoruz. Ülkemizin Avrupa ile Asya’yı, dolayısıyla farklı medeniyetleri buluşturan konumu, tarih boyunca farklı 1xbet giriş kültürlerle yoğun etkileşim içinde bulunmasını sağlamıştır. Bu sayede çok renkli, birbirini tamamlayan, bütünleştiren kültür mozaikleri dünya tarihinde sahne almıştır. Bu ortak kültür ve tarih birliği, bizi ortak geleceğe hazırlayan en büyük mirasımızdır. Spor politikalarımızın, mevzuatımızın ve uygulamalarımızın uluslararası kabul görmüş standartlarda yürütülmesini çok önemsiyoruz. Bildiğiniz üzere EPAS’a 2020 yılında üye olduk.
Avrupa Konseyi ile ilişkilerimizin spor alanında geldiği bu seviye memnuniyet verici. Avrupa ülkeleriyle spor alanında sahip olduğumuz güçlü iş birliğimizi ve iletişimimizi, tecrübe ve iyi uygulamaların paylaşımı açısından son derece önemsiyoruz. EPAS’ın sporu toplumsal yararla, bütün insanlığın iyi oluşuyla ve evrensel değerlerle birleştirmeye yönelik çabalarını takdirle izliyorum. EPAS’ın spor alanında Avrupa ölçeğinde kurduğumuz iş birliklerini pekiştiren bir çerçeve sunduğunu ve Avrupa’da sportif standartların geliştirilmesi açısından olumlu sonuçlar verdiğini memnuniyetle gözlemliyorum. Bundan sonra da Avrupa’nın bir parçası olarak spor alanındaki katkılarımızı proaktif bir şekilde sürdürmeye devam edeceğiz. Günümüzde iletişim, devletlerden bireylere doğru iletişimi içerecek şekilde genişlemektedir. Kamu diplomasisi bu genişlemenin bir ürünüdür. Spor diplomasisi de kamu diplomasisinin önemli araçlarından biridir.
Spor, 21. yüzyılın en önemli yumuşak güç dinamiklerinin başında gelmektedir. Spor, insanlığın ortak dili olarak bugün karşı karşıya kaldığımız zorlukların aşılmasında bir rehber niteliğindedir. Biz Bakanlık olarak tesisleşmeye ve fiziki imkanlarımızı geliştirmeye büyük önem veriyoruz. Bu sayede sporun tüm toplumsal gruplar için erişilebilir olmasına da olanak sağlıyoruz. Buradaki esas amaçlarımızdan biri uluslararası sisteme entegre bir ülke olarak toplum grupları arasındaki eşitsizlikleri azaltmaktır. Türkiye, “spor ülkesi” markasını geliştirirken doping, yapısal ve fiziksel yetersizlikler, sporda şiddet, ırkçılık ve yolsuzluk gibi konularla mücadelesini de sürdürmektedir. Avrupa Konseyi çatısı altında spor yönetimi alanındaki iş birliklerimizi güçlendirmenin öncelikli hedefimiz olması gerektiğine inanıyorum. Bu yılın başında Avrupa Konseyi’nin temsilcisi olarak WADA Mütevelli Heyeti’ndeki görevime başladım. Nisan ayında düzenlenen “Barış için Temiz Spor” kampanyasında Türkiye, en aktif ülke olarak en üst sırada yerini aldı. “Futbol Maçlarında ve Diğer Spor Müsabakalarında Bütüncül Emniyet, Güvenlik ve Hizmet Yaklaşımı Üzerine Avrupa Konseyi Sözleşmesi’nin (CETS-218) denetim mekanizması olarak kurulan “Spor Müsabakalarında Emniyet ve Güvenlik Komitesi’nin (T-S4) ilk ülke izleme ziyareti, 2023 yılının ilk çeyreğinde Türkiye’ye yapılacak. Sporda yolsuzluk ile mücadele konusunda uluslararası statüdeki tek anlaşma özelliği taşıyan “Spor Müsabakalarının Manipülasyonu Üzerine Avrupa Konseyi Sözleşmesi” (Macolin Sözleşmesi) de bu Konferans sırasında ülkemiz adına imzalanacak. Böylece Türkiye, mücadelesine güç katacak ve kararlılığını uluslararası kamuoyunda net bir biçimde vurgulayacaktır.
Dil, din, ırk, cinsiyet, milliyet, yaş, ekonomik durum farklılıklarını aşan evrensel ve etik bir spor ideali, sporda insan haklarının gözetilmesi ve uygulanması bakımından kilit taşıdır. Bu itibarla, spor yapmanın bir insan hakkı olarak tanınması doğrultusundaki çalışmaların desteklenmesi gerektiğine inanıyorum. Bütün spor dallarında insan haklarını yetkin bir şekilde korumak doğrultusunda adımlar atmak için üzerimize düşen sorumlulukların farkındayız. Bu konudaki bütün girişimleri gerek EPAS gerek ikili ilişkiler çerçevesinde müşterek pratiklere dönüştürmek konusunda istekliyiz. Sporla ilgili bütün hukuki mekanizmaların değerlendirmelerinde, insan haklarını gözetmelerini önemsiyoruz. Gençliğin dinamizmi ve sporun birleştirici gücü, Avrupa kıtasının cazibe merkezine dönüşmesinde ana enstrümanlar olarak daima ön planda bulunmuştur. Gelecek projeksiyonlarımızı bu iki temel değer üzerinden kurgulamanın yeni yollarını keşfetmek durumundayız. Yeni fırsat alanları oluşturmalı ve onları en iyi şekilde değerlendirebilmenin gayreti içinde olmalıyız.
Hep birlikte ortaya koyacağımız iradenin ülkelerimize güç kazandırmasını sağlayacağına olan inanç ve tutku ile heyecanımızı daima canlı tutmalıyız. Görüş ayrılıklarımız yerine ortak hedeflere odaklanmalıyız. Birlikte atacağımız güçlü adımların, sporu daha kapsayıcı ve insan hakları çerçevesindeki uluslararası normlarla daha uyumlu kılacağına inanıyorum. 17. Bakanlar Konferansının sunduğu eşsiz fırsatlarla yeni çalışma pratikleri geliştirebileceğimizi yinelemek istiyorum. Bakanlar Konferansının sporun gelecek vizyonunu yapılandıran kararlara bir kez daha sahne olacağını bilmekten mutluluk duymaktayım. Değerli katılımlarınız için teşekkürlerimi sunuyor; Konferans’ın ülkelerimiz, sporcularımız ve gençlerimiz için hayırlara vesile olmasını temenni ediyorum.”