Kirişci, Tarım İşletmeleri Genel Müdürlüğü (TİGEM) Karacabey Tarım İşletmesinde düzenlenen “Türkiye’nin Tarım Stratejileri” toplantısında, tarım ve gıdanın öneminin salgın ve sonrasındaki Ukrayna-Rusya savaşıyla daha çok ortaya çıktığını söyledi.
Teknolojinin insanları doyurmadığını, teknolojinin varlığının yetmediğinin bu süreçte görüldüğünü vurgulayan Kirişci, “O nedenle tarım, stratejik ve vazgeçilmez bir sektör. Dolayısıyla biz ülke olarak böyle tarif ederken dünya da bu son yaşanılanlarla birlikte yeni bir gıda güvenliği konusunda bir duruş sergilemeye başladı. Ülkeler daha milliyetçi, daha bir kapalı ekonomik modeli, gıda güvenliği konusunda tercih eder hale geldi.” ifadelerini kullandı.
Kirişci, Türkiye’nin su zengini bir ülke olmadığını anlatarak, ortalama su miktarı 574 milimetre olsa da bunun Artvin’de 2 bin 500 milimetreye, Konya’da ise 250 milimetreye kadar değişim gösterdiğini kaydetti.
Uzunca bir dönemdir, tarım, gıda, su ve enerji kavramlarının ön plana çıktığını dile getiren Kirişci, şöyle konuştu:
“Bizim bugün itibariyle 23,4 milyon hektar tarım arazimiz var. Bu tarım arazimizin 8,5 milyon hektarı ekonomik olarak sulanabilir durumda. Dolayısıyla bu tarım arazi varlığımızla bizim yine kendi değerlendirmelerimizi, tıpkı suda olduğu gibi arazi varlığımızı da dikkate alarak bir değerlendirme yapmamız gerektiğini özellikle vurgulamak isterim. Diğer taraftan tabi ki Türkiye gibi bir ülkede bulunmuş olduğumuz coğrafyanın da getirdiği birtakım sorumluluklar ve mesuliyetler var.”
– “Mutlak yeterlilik asla söz konusu değildir”
Kirişci, Türkiye’nin artan nüfusa rağmen tarımsal dış ticarette net ihracatçı konumunda olduğunu belirterek, “Biz geleceğe dönük olarak da mutlak suretle bazı çalışmaları süratle yapmaya devam ediyoruz.” dedi.
Doğru bilinen yanlışlar konusuna değinen Bakan Kirişci, şunları kaydetti:
“Mesela ‘kendi kendine yeten yedi ülkeden biridir’. Böyle bir kavram yok. Böyle kendi kendine yetme kavramını hangi noktada ele aldığınız önemli. Eğer bunun stratejik ürünler noktasında bakarsanız başka sebzede bakarsanız başka, meyvede bakarsanız başka. Dolayısıyla global ekonomilerin artık hüküm sürdüğü bir dünyada işte bu ülke, bu ülkeden tarımsal yeterlilik bakımından daha üstün diyebileceğimiz bir değerlendirme olabilir ama bir mutlak yeterlilik asla söz konusu değildir. Mesele stratejik ürünlerde kendinize ne kadar yeterli olduğunuz ve bu yeterliliğinizi her geçen yıl nasıl geliştirdiğiniz ve tahkim ettiğinizdir. Bakılması gereken nokta burasıdır.”
Tarım alanlarının korunması, geliştirilmesi ve daha fazla verimin elde edilmesi için bu alanlarda daha büyük çabaların sarf edilmesi gerektiğini vurgulayan Kirişci, “2053’ü esas aldığımızda ülke nüfusumuzun 105 milyon olacağı öngörülmekte. Turizmde de genellikle ülke nüfusuyla mütenasip birebir olan bir turizm varlığından söz ediliyor. Yani 2053’te 105 milyonun da böyle geldiğini düşünelim. 2053’te 210 milyon nüfusla ilgili üretim yapıyor olmamız lazım.” diye konuştu.
Bakan Kirişci, süt üretiminde de Türkiye’nin 8,5 milyon tondan 3 kat artışla 23,5 milyon tona ulaşıldığını anlattı.
Tarımda dijitalleşmenin önemine dikkati çeken Kirişci, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Dijitalleşmenin yaygınlaştırılması lazım. Orman yangınlarında dijitalleşmeyle ilgili, yapay zeka kullanımıyla ilgili ciddi çalışmalarımız var. Ve şu anda uygulamalarımız var. Aynısını biz tarımda da tarımın özellikle hayvancılıkla ilgili olan nasıl insanlarda e-nabız varsa hayvanlarla ilgili de istediğiniz hayvanı elektronik ortamda girerek istediğiniz bilgisine ulaşabilirsiniz. Bizim elbette kendimizi ifade etmede eksiğimiz, noksanımız olabilir ama biz kendimizi anlatmakla mükellefiz.”
Kirişci, dijitalleşmeyi en üst noktada kullanmak istediklerini anlatarak, “Kendi iç kaynaklarımızı da devreye sokarak inşallah bu dijitalleşmeyi en kısa zamanda tamamlayacağız.” dedi.
– “Venezuela’dan aldığımız bir metrekare toprak yok, olmayacaktır da”
Bakan Kirişci, “Sizin Venezuela’da ne işiniz var?” diyenlerin olduğunu belirterek, “Ben onlara Allah yardım eylesin, Allah akıl fikir ihsan eylesin diyorum. Onlara diyorum ki müteahhitlik alanında dünyada birinci sırada olmuşsa Türkiye, bu alandaki birikimini o ülkelerdeki yatırımlarını gerçekleştirerek o gerçekleştirdikleri yatırımları yönetmeye devam ederek başarmıştır.” ifadesini kullandı.
Bakan Vahit Kirişci, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Peki benim Adanalı soya üreticisi kardeşim Venezuelalı en iyi şartlarda 350 kilo dekardan verim alırken eğer benim o üretici kardeşim 500-550 kilogram soyadan verim elde ediyor ise bu birikim bizim üreticimizde varsa bizim de Tarım ve Orman Bakanlığı olarak bu kardeşimize rehberlik hizmeti veriyor olmamızdan niye rahatsızlık duyuyorsunuz? Ben biliyorum. Cehaletten olana bir şey demem ama ihanetten olana sesleniyorum. Siz bu ülkenin refah ülkesi olmasını, gelişmiş ülkeler arasında yer almasını istemediğiniz için siz bu söylemleri yüksek sesle dile getiriyorsunuz. Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin Venezuela’dan kendi hesabına aldığı bir metrekare toprak yok, olmayacaktır da. Kaldı ki o ülkenin mevzuatında da toprak ancak kiralanabiliyor. Biz devlet olarak kiralayan değil, kendi üreticimizin bilgisini oralara taşıyan, buna rehberlik hizmeti veren bir Tarım ve Orman Bakanlığı olacağız. Acaba bu gerçekleştiğinde nasıl bakacaklar bu üreticilerin yüzüne? Bu aziz millete ne diyecekler?”
– “Cehalet değilse ihanettir”
Dünya Ticaret Örgütünün rakamlarına göre 41 ülkenin dünyada arazi kiraladığını anlatan Kirişci, şunları kaydetti:
“62 ülke de bu kiralama çerçevesinde başkalarına arazi kiralamış. Şimdi bu ilk defa olan bir uygulama değil. Devlet olarak bizim yapmak istediğimiz bir şey de değil ama biz özel sektörümüzün tıpkı müteahhitlik hizmetlerinde olduğu gibi önünü açmak adına bu adımı atıyoruz. Ha bu vizyon yoksa bunlarda ki olmadığını görüyorum. Diyeceğim hiçbir şey yok ve çok da üzülürüm. Dolayısıyla kendi kadim kültüründe sömürgeciliği bir beyaz tene rağmen asla yaşamamış ve yaşatmamış bir ülkenin, bu devletin insanları olarak bizim bunu bundan sonra gerçekleştireceğimizi, sergileyeceğimizi iddia ediyor olmak tekrar söylüyorum, cehalet değilse ihanettir. Dolayısıyla küresel oyuncu olmak, gıda güvenliği konusunda dünya genelinde söz sahibi olmak gibi bir mecburiyetimiz var.”
Bakan Kirişci, Türkiye’nin buğday konusunda kendi kendine yetebilen bir ülke konumunda olduğunu sözlerine ekledi.
Toplantı, soru-cevap bölümüyle devam etti.
Toplantıya, Bursa Valisi Yakup Canbolat, AK Parti Bursa milletvekilleri Emine Yavuz Gözgeç, Zafer Işık, Mustafa Esgin, Osman Mesten, Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Alinur Aktaş, AK Parti İl Başkanı Davut Gürkan, İl Tarım ve Orman Müdürü Hamit Aygül, ilçe belediye başkanları, sektör temsilcileri katıldı.