Samsun Tabip Odası Başkanı Ömer Faysal Çadır, “27 Haziran Pazartesi gününden beri beş gündür Samsun devlet hastanelerinde bir dijital kaos yaşanmakta. Hasta bilgilerini düzenli olarak ulaşılamamakta, polikliniklerde hasta bakılamamakta, tetkik ve tahlil istenememekte, tedavi verilememekte” açıklamasını yaptı.
Samsun Tabip Odasının başkanı doktor Ömer Faysal Çadır, Samsun’da hastanelerde 27 Haziran Pazartesi gününden bu yana yaşanan dijital olumsuzluklarla ilgili açıklama yaptı. Çadır, şöyle konuştu:
“27 Haziran Pazartesi gününden beri beş gündür Samsun devlet hastanelerinde bir dijital kaos yaşanmakta. Hasta bilgilerini düzenli olarak ulaşılamamakta, polikliniklerde hasta bakılamamakta, tetkik ve tahlil istenememekte, tedavi verilememekte. Doktorlar buna olabildiğince hasta mağduriyetini önlemek için çare aramaya çalışsalar da teknik olarak sorun en üst düzeyde devam etmekte.
“DOKTORLAR HİÇBİR ŞEKİLDE HİÇBİR ŞEYİN ARKASINA SAKLANARAK EYLEM YAPMAZLAR”
Bir süre önce sağlık sendikaları ve Aile Hekimleri Federasyonu (AHEF) haklı isteklerinin karşılanmaması gerekçesiyle iki günlük haklı eylem kararı aldılar. ve perşembe, cuma için bunu hayata geçirdiler. Sosyal medyada bir kısmının iyi niyetli olduğunu düşünsek de art ve kötü niyetli olduğuna inandığımız bazı bilgilerin de dolaşıma çıktığını gördük. Sanki, bu kaosun gerekçesi doktorlarmış ve bunun arkasına saklanarak, grev yaparak, hastaları mağdur ediyorlarmış algısının yaratılmaya çalışıldığını gördük. Bunu kabul etmemiz mümkün değildir. Doktorlar hiçbir şekilde hiçbir şeyin arkasına saklanarak eylem yapmazlar. Buna gerek duymazlar. ‘Sağlıkta şiddeti önleyin’ derler. Aile hekimleri, ‘ceza yönetmeliğini iptal edin’ derler. ‘Özlük ve ekonomik sıkıntılarımızı çözün’ derler. ‘Toplum sağlığını önceleyen sistemi kurun’ derler. Bunun yapılmadığını görürlerse eğer, istemeye istemeye de olsa görünür olmak sıkıntılarını göstermek, emekten doğan gücünü göstermek için grev yapar, iş bırakırlar. Bunun için de hiçbir şekilde bir başka gerekçesinin arkasına saklanma isteğini ve onursuzluğunu göstermezler. Bu böyle biline…”